"Geçmişte de haksızlıklar oluyordu" öyle mi

Zaman zaman, bazı parti meftunlarıyla yaptığımız sohbetler esnasında; keyfî uygulamalarla hukuksuz bir şekilde hakları gasp edilenlerden söz açılınca cevap olarak: "Olacak o kadar. Geçmişte de bu gibi haksızlıklar oluyordu." gibi kaçamak cevaplar veriyor dostlarımız.

İktidarın dili ile savunmayı alışkanlık hâline getiren bu dostlara: "Eski iktidarların yaptıkları yanlış işle; bu iktidarın da, onların yaptıkları haksızlıkların aynısını hatta bazen kat kat fazlasını yapmasını gerektirir mi" şeklindeki suallerimizi de sesiz kalmakla geçiştirmelerine ne demeli

Bilindiği gibi, siyasiler, yaptıkları en yanlış işleri dahi temize çıkarıp, doğru olarak lanse etmek için hamasetle milleti aldatmaya çalışırlar.

Kraldan çok kralcılık rolünü üstlenmiş bu dostlar, bu duruşlarıyla, farkında olmadan, siyasilerin hukuksuz ve keyfî uygulamalarla sebep oldukları nice mağduriyete kendilerinin ortak olduklarının da farkında değiller.

Geçmişte de iktidarlar aksızlıklarda-hukuksuzluklarda bulunuyorlardı diye, bu iktidarın yaptıkları yanlışlara, hukuksuzluklara kendilerince mazeretler üretenlere karşı, örnek olsun diye meslek hayatım boyunca bizzat maruz kaldığım haksızlıklardan bazılarını nazarlara vermek istiyorum.

Yetmişli yılların başlarında Adalet Partisi'nin iktidarında, bir köyde öğretmen iken, önemli bir mazeretimden dolayı ilçe merkezine naklimin yapılması için yaptığım mürcaatta red cavabı aldım. "Mevzuattan ayırıp sana herhangi bir ayrıcalık tanıyamayız." dediler.

Gelelim, hak-hukukların hiçe sayıldığı darbe döneminde bizzat yaşadığım olaylara... Başta Nurlara olan mensubiyetimden ve daha başka sebeplerden dolayı hedefte olduğumu biliyordum. Ara vermeden, gerek ilçe gerekse il sıkı yönetim komutanları, ya telefonla ya bizzat beni makamlarına çağırarak, sudan bahanelerle beni tehdit edip gözdağı veriyorlardı.

İşte örneklerinden biri: Çalan telefonu kulağıma alınca gür bir sesle: "Ben il sıkıyönetim komutanıyım. Ayağını denk al!" deyince, ben sakin bir üslup ile, kendimi savunma babında konuştum.

Başka bir gün, "Ben ilçe sıkıyönetim komutanıyım. Ben burada Kenan Evren'i temsil ediyorum biliyor musun Onun için bundan sonra benim emirlerime uyacaksın" demişti. Ben ise, "Ben kanun ve yönetmeliklere uyarım" diyerek cevap verdim.