İman-Kur'ân hizmetleri için gece gündüz demeden, mânilere aldırmadan nice zahmetleri meşakkatleri göze alarak, hukuksuzluklara, işkencelere katlanarak Üstad Bediüzzaman'ın etrafında pervane olan saff-ı evvel dediğimiz ağabeyler ağır bedeller ödeyerek hizmetten hizmete koştular.
Ve Nur Külliyatının vücuda gelmesine vesile oldular. Yüce Allah hepsine rahmet ve mekânlarını Cennet eylesin.
oğu işçi, çiftçi, bahçıvan, marangoz hatta Adilcevaz'lı Kürt Bekir, Vezirzade Mustafa, İlamalı Sabri, Kuleönlü Hacı Osman gibi âmî ve ümmî olan bu fedakâr Nur hâdimlerinin hepsi deyim yerinde ise Üstadlarında fânî olup hizmetten hizmete koştuklarını biliyoruz.
"Nezrim odur ki canım sana kurban olsun..." diyerek şehadet şerbetini içen Hasan Feyziler... Üstadının yerine dar-ı bekaya gitmek için duada bulunan ve duası kabul gören şehit Hafız Ali'ler... Mahkeme salonunda vereceği ifadeleri nedeni ile Üstadına herhangi zarar gelmemesi için; "Ya Rabbi canımı al!" diye niyazda bulunarak mahkeme salonunda son nefesini veren Binbaşı Asım'lar... Ve mahkeme salonunda mahkeme heyetine karşı; "Eğer Risale-i Nur ve Üstadım uğrunda hançerlerle parçalanırsam akan kanlarımın Risale-i Nur, Risale-i Nur diye yazmasını niyaz ediyorum" diye haykıran Zübeyir'ler...
Üstadları da bu en zor, en tehlikeli zamanda canlarını mallarını ortaya koyarak yardımlarına koşan bu civan mert Nur hâdimlerine; "Aziz, muhterem, cefakâr, fedakâr, sebatkâr" diyerek hepsine tebrik, takdir ve iltifatlarda bulunarak, baş tacı ettiklerini biliyoruz.

17