Hemen her kesimden, her yaştan, kadın-erkek herkesin ortak şekilde şikâyet ettiği bir konu var: Ahlâkî yozlaşma ve sınır tanımayan gayr-ı meşruluklar...
Başta gençlerimizi ve hemen her yaştan insanımızı ablukaya alan, kumar, yolsuzluklar, müstehcenlikler...
Dindar ailelerin dahi çocuklarını koruyamadıkları bu tehlikeli gidişatı durdurmanın bir tedbiri, bir çaresi yok mu Dindar kimlikli olarak bilinen bu iktidar döneminde toplumun bu içler acısı duruma düşmesi düşündürücü değil mi
İki hayatımızı tehdit eden böyle korkunç bir durum, durup dururken olmayacağına göre, bunun bir sebebi olmalı değil mi
Bu tehlikeli ve dehşet verici tablonun birçok sebebi olmakla beraber, ilk akla gelen sebep, Üstad Bediüzzaman'ın ifadesiyle, "Milletin kalp hastalığı zaaf-ı diyanettir." Yani insanların kahir ekseriyetinin dinî vecibelerini yerine getirmemesi... Ayrıca, haramlarla günahlarla iç içe bir yaşantıya aşina olmak...
Milletin düçar olduğu ve bütün gayr-ı meşrulukların sirayetine sebep olan zaaf-ı diniyeyi tedavi edecek çare bulacak olan kurumların başında, Diyanet İşleri Başkanlığı olsa gerek. Binlerce personeliyle kendisine sunulan bu imkânlara rağmen, toplumun kanamakta olan bu yaralarına bugüne kadar bir çare bulmuş mudur
Toplumun düçar olduğu bu manevî yangını söndürmekle vazifeli olarak bildiğimiz diğer önemli camialar da, dine gönüllü olarak hizmet için yola çıkan cemaatler olsa gerek. Toplumun maruz kaldığı manevî erozyonu dert edinen cemaatler olsa da, görebildiğimiz kadarıyla, kahir ekseriyeti, ticaretle, siyasetle iştigal ettiklerinden maalesef derde deva olamıyorlar.
Bu meyanda dinî cemaatlerin uzunca bir zamandır etkisiz hîle gelmesinde, siyasî iktidarın "darbeyle ve darbecilerle hesaplaşma" adına suçlu-suçsuz ayırımı yapmadan cemaatleri hedefe almasıyla toplumda bütün cemaatlere karşı bir itimat zedelenmesi yaşandı. Neticede, dinî cemaatlerin toplum üzerindeki etkisi azaldı ve bunun neticesinde ahlâkî aşınma her tarafa sirayet etti.

96