Geçmişte, malum partinin laiklik(!) adına dine ve dindarlara karşı uyguladığı, "gerici", "yobaz", "mürteci" gibi çirkin söylemlere karşı onların hak ettiği en sert cevapları Yeni Asya'nın verdiğini dünya alem biliyor.
Başta başörtüsü olarak, her türlü tesettür ögesine karşı yine malum partinin geçmişte takındığı yasaklayıcı tavra karşı yine Yeni Asya'nın attığı manşetlerde, köşe yazılarında nasıl da tarihe geçecek cevaplar bulunduğunu, herkes biliyor.
Yine geçmişte malum partinin, Kemalizm adına demokrasiyi, adaleti, hak ve hukukları hiçe sayan uygulamalarla karşı Yeni Asya'nın nasıl bir mücadele verdiğini, o günleri hatırlayanlar biliyor.
Malum parti de görmüş olmalı ki, kahir ekseriyeti Müslüman olan bu ülke insanlarıyla ve onların dinî değerleriyle kavga ederek bir yere varmanın mümkün olmadığını anladılar ki millete dayattıkları hukuk dışı, baskıcı, keyfî siyasetlerinden vazgeçerek; inançlara saygılı, hakkı ve hürriyeti önceleyen, parlamenter sisteme dayalı bir demokrasiyi getireceklerini ilan eden bir duruş sahibi olma mecburiyetinde kaldılar.
Geldiğimiz noktada, o parti; geçmişte yaptığı hukuk dışı uygulamaların yanlış olduğunu ve işledikleri bu gibi yanlışlıklardan dolayı milletten helallik dileğini ısrarla dile getirdi.
Ayrıca, tek parti-tek adam sistemiyle ülkeyi maddi manevi sıkıntılara sokan bu parti, geç de olsa var olan sıkıntıların ve problemlerin ancak parlamenter sistemle halledileceğini dile getirdi.
Ülke ve millet hayrına olacak böyle müspet adımları atmışken buna karşı nasıl bir tavır almalıydık "Yok efendim inanmayın bunların dediklerine. Bunlar aslında din düşmanı" deyip, eskiden yaptıkları yanlış uygulamalar üzerinden yine hedefe koyup, habire aleyhlerinde manşetler mi atılmalıydı Yoksa, ülkenin ve milletin hayrına olacak bu yeni siyasetlerinden dolayı onları cesaretlendirip, teşvik ve taltif mi edilseydi