Geçmişte de bazı haksızlıklar, hukuksuzluklar yapılıyordu.
Sağ cenahta yer alan partiler iktidara geldikleri zaman, sol görüşlü olup aynı zamanda aktif şekilde siyasetle iştigal eden başta üst makamlardaki bürokratları, daha sonra da kritik makamlarda olan amirleri ve memurları ya başka yerlere gönderirlerdi ya da daha alt makamlarda istihdam ederlerdi. Öyle ihraç etmek falan yoktu.
Sağ-sol çatışmalarının, kavgalarının yaşandığı yetmişli yıllarda siyasilerin, bürokrasideki kadrolarını muhafaza etmek gayesiyle karşılıklı olarak yaptıkları hukuksuzluklar, yukarıda ifade ettiğim gibi, fazlasıyla siyasetle iştigal eden bazı amirleri veya memurların tenzil-i rütbe ile yerlerini değiştirmek şeklinde idi. Kişiyi işinden-aşından etmek, hele hele hapishanelere yollamak yoktu.
O günleri yaşayan birisi olarak, zaman zaman ben de bazı haksızlıklara, hukuksuzluklara maruz kaldım. İdareci iken, sol iktidarın elemanı olmadığım için, göstermelik de olsa ifademi alarak, beni idarecilikten alıp, aslî mesleğim olan öğretmen olarak Diyarbakır'a gönderdiler. Şimdiki yapıldığı gibi, meslekten men etmek gibi hukuksuzluklara tevessül etmediler.
Yine asker emirlerinin kanun sayıldığı 12 Eylül 1980 darbesi döneminde Nur Talebesi olarak bilindiğim için, sıkıyönetim komutanlarınca sıklıkla ikazlara, gözdağlarına ve şantajlara maruz kalıyordum. Dolayısıyla, sudan bahanelerle, herhangi bir tutuklama olmadan, tenzil-i rütbe ile başka yere gönderildim.
Dediğim gibi, ulvî bir davaya mensup iseniz, haliyle size bazı iftiralarda, saldırılarda bulunanlar olacaktır. Bir keresinde de, hem de solcu bir hakimin bir düzenbazlıkla hakkımda soruşturma başladı. İfademi bahsi geçen hakim alacağından, "kesin tutuklanırım" düşüncesiyle ifademi verdikten sonra, tutuksuz yargılanmak üzere ağır ceza mahkemesine sevk edildim. Ağır ceza mahkemesinde de mahkeme heyeti merhum Bekir Berk abinin muhteşem müdafaasını hayranlıkla dinledikten sonra ittifakla beraatime karar verdi.

116