Hemen her alanda yozlaşmanın, ahlâki aşınmanın arttığı bu iktidar döneminde en fazla yara alan kurumlardan biri aile kurumu olsa gerek. Eşler arasında sürüp giden sürtüşmeler ve boşanmayla sonuçlanarak dağılan nice aile
Dünyada rahat bir hayat geçirmek hayaliyle bir araya gelerek yaptığı evlilikler, gerçekten ne oldu da böyle sürtüşmelere, çatışmalara sahne oldu acaba...
Toplumun en önemli birimlerinden olan aile kurumunun böyle korkunç bir çöküntüye düçar olmasının sebeplerine bir bakalım:
Öncelikle belirtelim ki aile fertlerini kötü alışkanlıktan korumakla vazifeli olan iktidarın, dişe dokunur bir tedbiri olmadığı gibi, gerek sosyal medyada, gerek TV'lerde "kötü alışkanlıklar"ı teşvik edici yayınlara izin verdiği görülmekte.
Çöküntünün diğer sebeplerine baktığımızda, bunlardan biri, evliliğe niyetlenen çiftlerin evlilik kararları öncesinde yaptıkları hata ve kusurlardır. Gençlik hislerinin ve heveslerinin tahrikiyle, istisnaları olmakla beraber, dinî hassasiyetleri dikkate almadan yapılan hareketlerin faturası oluyor.
Nikâhla beraber evliliğe adım attıktan sonra, aradan geçen kısa bir zamandan sonra her iki tarafın gerçek şahsiyeti meydana çıktıkça hayal kırıklığına uğrayan çiftlerin fertleri, birbirlerini, kendisini kandırmakla suçlamaya başlıyorlar ve çatışmalar, kavgalar başlıyor.
Çöküntünün sebeplerinden biri de, her iki tarafın da aile içindeki konumunu ve mükellefiyetlerini bilmemesinden kaynaklanan problemlerdir.
Bu durum üzerinden olup bitenlere baktığımızda, istisnaları olmakla beraber birçok ailede, erkeğin; aile reisi olmanın beraberinde getirdiği birçok sorumluluğunun farkında olmadığını, kendinin bir nevi emaneti olan eşinin hakkını, hukukunu koruma noktasında gerekli hassasiyeti göstermediğini görüyoruz.
Bu meyanda, elbette istisnaları olmakla beraber birçok kadının da beyinin aile reisliğini kabullenme noktasında lâzım gelen tavrı gösterebilme ve onun meşru olan arzu ve isteklerini yerine getirme noktasında gerekli hassasiyeti göstermediği için bazı ailevi çatışmalarının yaşandığını biliyoruz.