Öğle namazından çıkan gençler nereye dökülür

Mustafa Kutlu'nun 1992-93 yılları arasında gezip dolaştığı Boğaziçi'nin uğrak mekânlarından birisi de Kireçburnu'dur. 29 yıl aradan sonra yakın zaman önce yeni baskısı yapılan "İstanbul gezi yazıları-III-1992-93 Boğaziçi" kitabında Boğaz'ın Rumeli sahilinin altıncı burnu olan Kireçburnu'ndan bahsederken sözü Kireçburnu Gümrükçü İshak Camii'ne getirir. Caminin sol yanında Kireçburnuspor'un küçümen kulüp binasına işaret edip intibalarına şöyle devam ediyordu: "Biz namaza giderken kulübün minikleri formalarını giymiş, herhalde bir mahalle maçına hazırlanıyorlardı. O çocuk yüzlerde bir heyecan, bir kızartı. Ağabeyleri kendilerini her bakımdan denetliyor. Az sonra bir minibüs gelecek ve minikleri top oynayacakları sahaya taşıyacak." Bu camiye çok da uzak olmayan bir yerde oturan birisi olarak şimdilerde caminin bitişik bahçesinde bir kız futbol takımı kulübü olduğunu da ilave etmiş olayım. Sahile bakan bu caminin yerleşke itibariyle eski mahalle havasını yansıtan hayatla bir iç içeliği var. Futbol kulübü mü camiye yakın, cami mi futbol kulübüne, buna varın siz karar verin. Ben tam da burada sözü yeniden Kutlu'nun bıraktığı yerden yine kendisine vereyim: pushfn('ads'); "Keşke bu kapıları pek açılmayan tenha camilerin avlularında, bahçelerinde, yakınlarında gençlerin, çocukların o bitip tükenmeyen enerjilerini yönlendirecek, onlara akıp gidecekleri hayırlı mecralar gösterecek kurumlar, kuruluşlar olsa. Tatil günlerinde şehrin hemen her yerinde bir hareketlilik, bir kıpırtı yükselirken camiler böyle boynu bükük durmasa. Sonra kendime kızarak mabet ile spor sahasını karıştırdığımı düşünüyorum. Acaba öyle mi Ben bir faaliyet istiyorum, hareket istiyorum. Ama nasıl Camiler nasıl yeniden toplumun, mahallenin, insanlarımızın günlük hayatında vazgeçilmez yerlerini alabilirler Herhalde futbol turnuvası düzenleyerek değil. Bunları düşünmeli işte Hem yürümeli hem düşünmeli" (Boğaziçi-Mustafa Kutlu, s. 137, 138) Mustafa Kutlu'nun yürüdüğü şekilde düşünüp düşündüğü şekilde yürüyecek olursak camilerin eve ve de okula en yakışır ve en yakın pozitif çevre olduğunu görmekte zorlanmayız. Sıklıkla ihtişamından bahsettiğimiz kadim medeniyetimizde camiler hayatın merkezinde yer almaktaydı. Camilerin etrafında bugünkü anlamda eğitim akademilerinden, hayır hasenat kurumlarına ve oradan da dalga dalga hayatın içerisine doğru yayılıp çoğalan bir dünya vardı. Cami ismi ile müsemma hem evi hem okulu cami (içine alan) bir ana mekândı. pushfn('ads'); Çevrenin negatif bir dış uyarıcı imajından kurtulabilmesi için caminin kollarının dışarıya açılması gerekir. Ev ve okulun etkileyen olmaktan çok etkilenen olması çevrenin etki alanını hızlı bir şekilde genişletmesi ile yakından alakalıdır. Çevre ayaklarını hem okula hem eve doğru uzatarak yayılabilmektedir. Ömür boyu -yaşam boyu- eğitim denilen alanın bile hayatın içerisine tam anlamıyla yerleşmek şöyle dursun burnunu bile sokamadığı bir ortamda hayatın kendisinin illegal ya da merdiven altı örgütlenmeye gitmesi boş bulduğu alana yerleşmesi kadar doğaldır.