Hocam Bizi Tahtaya Kaldır!

"Öğretmenler dinlenmeli" demiştim, birileri dinlenmeyi istirahat olarak anlamışlar. "Ne dinlenmesi" diyorlar, "Üç ay tatil yetmiyor mu" Birileri öğretmenlerin hâlâ üç ay tatil yaptığını zannediyor. Yanlış anlaşıldığımı ifade ettim. "Dinlenmekten bahsetmiyorum, dinlenmek yani kulak verilmekten bahsediyorum" dedimse de yine dinleyen olmadı. Eğitimle ilgili konularda mikrofon öğretmenlere uzatılmalı. Hatta sadece eğitimle ilgili olması da şart değil memleket meselelerinde öğretmenlerin birinci derecede söz hakkı olmalı. Bugün sosyal ve kültürel meselelerde öğretmene hiç başvurulmuyorsa herhalde yetkinliklerinden emin olunmadığı içindir. İnsanın aklına başka bir şey gelmiyor. Düşünün, 2021-2022 eğitim-öğretim yılı itibariyle ülkemizdeki toplam öğretmen sayısı 1 milyon 171 bin 891 imiş. Bu sayı gelecek öğretim yılında biraz daha artacak. Bu sayı aynı zamanda bir toplumun zihinsel imkânı demektir. Öğretmenler yalnızca kişileri yetiştirmezler toplumu da terbiye edip yetiştirirler. Bu hakikati 24 Kasım'larda kim bilir kaç kez tekrarlamışızdır. Böyle iken eğitime dair meselelerde bile öğretmenlere söz hakkı verilmemesi hiç anlaşılır değil. Eğitim sendikalarının öğretmenleri temsil niteliği ve gücüne ise hiç girmiyorum. pushfn('ads'); Öğretmenlik meselesi denilince bugün önümüze iki kavram çıkıyor: İtibar ve kariyer. İtibar, bir kişi ya da zümrenin kendi müktesebat ve dışarıya yönelik değer ve intibaıyla ilgili bir durumdur. Hiçbir dış destek bir zümre veya şahsı dış destekle muteber kılamaz. Sadece imaj yükleyebilir. Kariyer ise kendini bir meslekte zamanla elde edilen aşama ve başarının adıdır. İtibarı olan bir zümrenin kariyer sorunu olmaz. Zaten muteber oluşunun içinde bu özellik mündemiçtir. Usta, usta oluşunun tarz, üslup ve orijinalitesini kendisi keşfetmiştir. Bu nitelik sıkıştırılmış zip dosyası gibi hızlandırılmış eğitimlerle kazanılacak bir şey değildir. Hiçbir öğretmen kariyer yaparak itibar elde edemez. Saygınlık bir hedef üzere yol kat etmekle mümkündür. Genç olanın ihtiyar olana saygısının özünde de bu vardır. Kat ettiği yolun iz ve meşakkati kişinin bedeninden kişiliğine kadar yansımışsa ihtirama layıktır. Bu kişiden kalkıp ekstra maharetler göstermesi istenmez. Öğretmenlerden daha fazla performans bekleniyorsa bunun yolu da bellidir: Kendi parkurunda kendi potansiyel ve imkânlarını aşabiliyor mu, buna bakılmalı. Öğretmeni öğretmenle yarıştırmak değil, çağı yakalayıp kendini aşmasının yollarını bulmak gerekir. Bir ders yılı boyunca öğretmenin gerçekleştirmeyi hedeflediği projelerin yanı sıra öğrencileri üzerinde şahsiyet inşasında ne kadar muvaffak olup olmadığı esas alınmalıdır. Nurettin Topçu'nun ifadesiyle "öğretmen nakilci değildir", rehberlik etmeli ve model olmalıdır. İstatistikî başarılar her zaman doğru bir sonucu ifade etmez. Bugün eğitim camiası içerisinde hatırı sayılır oranda edebiyatçı yazar mevcuttur. Akademik çalışmalarla ulaşılmayacak bir seviyedir bir sanatta ya da edebi alanda kendini yetiştirip ispat etmek. Bu öğretmenlerimizin okullardaki varlığı büyük bir şanstır. Behçet Necatigil, Ömer Seyfettin, Yahya Kemal, Arif Nihat Asya, Tevfik Fikret, Ahmet Hamdi Tanpınar,