Hiç Beklediniz Mi

Bazı kelimeler vardır ki insanın yeryüzündeki serüvenini ve de karakterini tanımaya yönelik ipuçlarını çok iyi ifade eder. Kelimeyi kullanan kişi ne denli derinlikli bir şey söylediğinin çoğunlukla farkında değildir. O anki meramını muhatabına ulaştırmakla yetinir. "Beklemek" kelimesi tam da böyle bir kelime. "Baharı bekleyen kumrular gibi Sen de beni bekle sakın unutma" diye içindekini şarkıya tahvil etmiş kişiden tutunuz da, "Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Seni beklediğim kadar!" diyen şaire kadar kimse bu kelimenin nereden gelip nereye gittiğinin pek farkında değildir. Evet, "pek" dedim. "Pek" demek "bek" demektir. İngilizcede "geri" anlamına gelen "back" sözcüğü ile de karıştırmamak gerekir. Kendi kalesini korumak için savunmada kalan futbolcu da bekte bekliyordur; fakat bu bekte "beklemek" kelimesinin beklentisine uygun bir bekleyiş yoktur. Kaşgarlı Mahmut'un aktardığı üzere "bek" sağlam ve sert demektir. Buna göre "bekledi" kelimesi de korudu, bekledi, kapattı, sıkıca bağladı anlamlarını içermektedir. Oğuz lehçesinde "pekmez" ve "bekçi" kelimeleri de aynı anlama havidir. Şimdi soralım: Hiç beklediniz mi "O da soru mu" dediğinizi işitir gibiyim. Oysa benim böyle bir sorudan maksadım, "Beklemek size yaradı mı" veya "Beklemenin faydasını gördünüz mü" sorularının cevabına ulaşmaktır. Türlü hedeflerle yaşayıp gittiğimiz şu dünya bir bekleme yeri değil de nedir Her birimiz beklemeli öğrenciler gibiyiz dünya ile ukba arasında. Çocuk ana karnında, meyveler ağaç dalında bekler. Âşık maşukunu, gurbetteki toprağını, yurdunu bekler. Asker nöbette bekler; nefsini muhkem kılmak için. Refakatçi hastayı beklerken hasta da bir an önce sabah olsun diye bekler. Maksat derinlerdedir: Bekleme sürecinde ruhunu pekiştirmek, şahsiyetini eğitmek! Beklemeden elde edilen şeylerin emeği olmadığı gibi kalıcılığa dair bir değeri de yoktur. Değil mi ki meyveleri bile olgunlaştıran sabırdır. Beklemek bekleyen için bir sabır eğitimi olduğu kadar beklenilen şeyin beklenmeyi hak eden yönlerini anlayıp kavramamızı sağlar. Bir şeyi bekliyorsanız beklediğiniz şeyden size öncesinde bir çağrı gelmiş demektir. O sizi çağırıyor ki siz de onu çağırıyor, bekliyorsunuz. Şayet bir çağrıya muhatap olmadan kendinizi bir şeye ya da bir kişiye davet ettirmeye kalkıyorsanız burada size ait bir "beklemek"ten değil ancak bir "beklenti"den bahsedebiliriz. Beklenti karşılıksız aşk gibidir, beklentiye giren kişiyi yıpratır. İnsan mutsuzluğunu beklentilerle farkında olmadan pekiştirip sağlama alır. pushfn('ads'); Hayat karşıdan eli kolu dolu biçimde sizin bulunduğunuz güzergâha doğru yürür. Hayatın taşıdıklarına bakarak içinizden size de bir şey takdim edeceği ümidine kapılır ve gittikçe buna kendinizi daha bir inandırırsınız. Sonra bakarsınız ki hayat herkese çifter çifter dağıtır sizin yüzünüze bile bakmadan geçer. Bu sizin kendinizi