Dil ola

Geçtiğimiz günlerde "Gülşen" isimli şarkıcının Nisan ayında İstanbul'da sahne aldığı mekânda bir kişi üzerinden İmam Hatiplilere hakaret içeren sözleri kamuoyunu ziyadesiyle meşgul etti. Şaka ile bile söylenmiş olsa bu ifadeler öyle geçiştirilecek türden şeyler değil. Gerçi kendisi de bir şekilde sarf ettiği sözlerden dolayı pişmanlık duyduğunu ifade edip özür diledi. Özür kalpleri yumuşatıp tartışmanın uzamasını engellese de hukuki durum "dava" olma özelliğini sürdürür. Sanırım böyle de oldu ve şarkıcı Gülşen, başsavcılık tarafından TCK'nın 216. maddesi kapsamında "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan açılan soruşturmanın sonunda tutuklanarak cezaevine konuldu. Hukukçu değilim, ama haktan anlarım. İmam Hatip Liseleri tıpkı diğer liseler gibi eleştirilebilir, fakat hakaretin ve rencide etmenin doğal karşılanıp ıskalanacak bir tarafı olmadığı da bilinmelidir. Bu her inanış ve de kanaat için böyledir. "Ağzından çıkan sözü kulağın işitsin" diye bir söz var. Bu söz en çok da göz önünde olan insanlar için geçerlidir. Hep alkışlanıp övgüler almak ünlü kişilerin dikkatini dağıtıp basiretini bağlayabilir. Söyleyecekleri her sözün tolere edileceğini zannedip aldanmaları her zaman ihtimal dahilindedir. pushfn('ads'); En çok haddini bilmeyen ünlü zevatta görürüz bunu. Her meseleye balıklama dalarlar, anlasın anlamasınlar her konuda konuşurlar. Sanatçı, siyasetçi, akademisyen kim olursa olsun olur olmaz her konuda sınırlarının dışına çıkmamalıdırlar. Bir İmam Hatip mezunu olarak bu okullara karşı hazımsızlık yaşayan kişilerden medeni bir yaklaşıma hiç tanık olmadım. İnsanları okullara göre ayrıştırmanın tarihini de iyi bilirim. İmam Hatip öğrencilerine engelli koşular, yüksek atlamalar, amuda kaldırmalar, pentatlonlar aştıranları niyetinden tanırım. Bu yaklaşım biçimi bile üstü kapalı tahkirdir. Birilerinin galiba medenileşme aşamasını tamamlaması gerekiyor. Fakat bu kişiler kesinlikle İmam Hatip mezunları ya da mensupları falan değildir. İnsanı eğiten cezaevleri değildir elbet. Özgür düşünme ile küfretme arasındaki farkı tefrik edebilecek bir olgunluğa ihtiyaç var. Her insan, karşısına aldığı zümre ya da zihniyete karşı aynı erişkin tavrı göstermek zorundadır. Hatadan dönmenin fazilet olduğunu göz ardı etmeden mücadele edilmesi gerekenin kötülük yapan değil kötülüğün kendisi olduğu bilinciyle davrandığımızda özlenen dil terbiyesine de ulaşmış olacağız. pushfn('ads'); UMAD VE İYİ ŞEYLERGençlerimizin sadece yetiştirilmesi değil aynı zamanda yetiştiği noktadan geliştirilmesi gerekiyor. Bunun yolu onlara fırsat vermekten ve yol göstermekten geçiyor. Gençlerimizin potansiyeli bizim sandığımızdan çok daha yüksek. Nedense öteden beri gençler söz konusu olduğunda hep şikâyet edip negatif yargılar geliştirmek âdet olmuş. Bugünün meselesi bilgiye ulaşmak değil, ulaşılan bilgiyle bir amaca hizmet edip bir araca ulaşmaktır. Bilgi gençlerin elinde tuttukları bir ip. Bu ipin ucunu nereye bağlayacakları konusunda tecrübeleri yok. Sürekli sınanıyorlar ve durmadan eşik atlıyorlar. Kendilerini ifade edip serbestçe gerçekleştirebilecekleri güven yurduna ihtiyaçları var. Bilmek yeterli değil, yapabilmek gerek. Düşünmek kâfi değil, düşünebilmek de önemli. Özellikle orta ve lise çağındaki çocuklarımızın ve gençlerimizin teoriden pratiğe, kuvveden fiile geçme güçleri geliştirilmelidir. Lise ve İmam Hatip Lisesi ayrımına gerek duymadan bütün öğrencilerimize "kendine yetebilirlik" desteğini sunmalıyız. Bu destek