Umre laikliğe aykırı mı

'Bismillahi Allahu Ekber! Allah'ım, sana inanarak, kitabını tasdik ederek, sana verdiğim sözü tutarak ve peygamberinin sünnetine uyarak işte buradayım.' Tavafa böyle başladık. Dünyalık her şey gözüme öyle uzak göründü ki; Cumhurbaşkanımızla röportajımız hariç elim yazıya gidemedi. Hem siyasi hem de manevi açıdan çok anlamlı bir devlet ziyareti gerçekleşti. Suudi Arabistan ziyareti, politik açıdan âdeta öncüsü haline gelen Birleşik Arap Emirlikleri lideri Muhammed bin Zayed'in ve ardından Ortadoğu'daki en güçlü partnerlerinden biri olan İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un Ankara ziyaretinden sonra dış politikayı takip eden tüm uzmanların beklediği bir gelişmeydi. Trump döneminde kurulan ve müttefik haline gelen bu üç ülkenin dış siyasette nerdeyse anlaşmadığı konu yok denebilir. İşin Türkiye'yi en yakından ilgilendiren veçhesi ise Doğu Akdeniz'deki menfaatlerimiz. Bu üçlünün Yunanistan'a verdiği desteğin çekilmesi, kaçınılmaz olarak ülkemizin güç tablosuna yansıyacaktır. Kaldı ki Amerika'nın Eastmed'den desteğini çekmesi de Doğu Akdeniz'de dengeleri bizim lehimize çevirmiştir. Trump döneminin bitmesiyle birlikte Demokrat Parti yönetimi, direksiyonu yine İran'a doğru kırınca da bölgesel dengelerde Türkiye'nin ağırlığı BAEİsrail- Suudi Arabistan ittifakı açısından göz çevirilemez boyuta ulaştı. Mevcut yakınlaşmayı Suudlar açısından arzu edilir kılan bir yön de budur. ACİZ MONŞER ZİHNİYET CHP'lilerden yine "Nato kafa, Nato mermer" açıklamalar duyuyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin parasıyla gittiği ülkede umre yapamazmış! Bu tür yorumlar, o umre ziyaretinin siyasal izdüşümünü, ülkemizin bölgedeki karşılığını nasıl pekiştirdiğini görmekten aciz monşer zihniyetten neşet ediyor. Ağlama Duvarı'nı ziyarete gidenlerden şikayet ettiklerini