Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Papa 14. Leo'yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde tam protokolle karşılaması, yalnızca diplomatik bir merasim değil. Bu ziyaret, hem Hıristiyanlık tarihinin 1700 yıllık hafızasına dokunan hem de bugünün jeopolitiğinde Türkiye'nin rolünü yeniden tanımlayan çok katmanlı bir kırılma anı niteliğinde.
Ziyaretin merkezinde İznik var. 325 yılında toplanan ve Hıristiyanlığın dogmatik iskeletini oluşturan ilk İznik Konsili'nin 1700. yılı, Papa'nın Türkiye rotasının sembolik omurgası. Bu kadar kritik bir yıldönümünün ilk kez bir Papa tarafından bizzat Anadolu topraklarında anılması, Hıristiyanlığın kurumsal hafızasının coğrafi köklerine dönmesi anlamına geliyor.
İznik, Vatikan açısından yalnızca tarihsel bir durak değil; Katolik-Ortodoks ilişkilerinin, bölgesel Hıristiyan nüfusunun ve evrensel kilise tartışmalarının atardamarı. Papa'nın burada vereceği mesajlar, hem Roma hem İstanbul Patrikhanesi hem de Ortadoğu'daki Hıristiyan topluluklar için yeni bir denge arayışını tetikleyecek.
Bu ziyaret bölgesel ilişkilerde Türkiye'nin yeniden merkez rolüne taşındığının bir başka göstergesi. Son yıllarda Gazze savaşının yarattığı büyük ahlaki ve insani kriz, Avrupa'daki İslam karşıtı dalganın yükselişi ve Ortadoğu'daki mezhepsel fay hatlarının derinleşmesi, Papa'nın Türkiye seçimini daha da anlamlı kılıyor. Vatikan'ın, İslam dünyasında güvenilir ve diplomatik ağırlığı olan bir aktörle işbirliği arayışı açıkça görülüyor.
Ankara ise bu temasla hem ahlaki liderlik kapasitesini güçlendirme hem de bölgesel insani diplomasi kanallarını genişletme imkânı yakalıyor. Bu çerçevenin gözden kaçmaması gereken bir boyutu da turizm olacaktır.
Papa'nın özellikle İznik üzerinden verdiği sembolik mesajlar, Türkiye'yi Hıristiyanlık mirası turizminde yeniden küresel ilgi odağına taşıyor. İznik, Efes, Antakya, Meryem Ana Evi, Kapadokya ve Mardin gibi merkezler, Papa'nın ziyareti sonrası hac ve inanç turizmi rotalarının tekrar doğal durakları hâline gelecektir. Avrupa'da oluşacak yumuşama ve Katolik dünyasında Türkiye'ye dair pozitif algı, yalnızca inanç turizmini değil kültürel, tarihsel ve gastronomi turizmini de güçlendirecek. Bu ziyaret, Türkiye'ye hem yeni bir profil hem de daha yüksek bir turist kitlesi kazandıracak.
Siyasi boyut ise çok daha stratejik. Papa 14. Leo, göreve geldikten sonra yapacağı ilk kapsamlı Ortadoğu turu için Türkiye-Lübnan hattını seçti. Bu tercih, Vatikan'ın jeopolitik pusulasının yeniden Doğu'ya döndüğünün göstergesi. Lübnan'da sekiz şehir ve ilçenin programa dâhil edilmesi, Hıristiyan nüfusun yoğun olduğu bölgelerde moral desteği kadar, çöküşün eşiğindeki Lübnan siyasetini yeniden stabilize etmeye yönelik bir girişim niteliği taşıyor.

21