Sonun başlangıcının kararı

Uluslararası Ceza Mahkemesi, aylar süren çalışmasının sonucunda tutuklama kararlarını açıkladı. Ceza Mahkemesi Savcısı, Siyonist İsrail'in Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın tutuklanmasını istedi.
Kurulduğu andan itibaren bir soykırım devleti olan İsrail'in eli kanlı siyasetçilerinin bu zamana kadar yargılanmaması başlı başına uluslararası sistemin acziyetini gösterir.
Dahası bu karar, İsrail'in devlet terörünü hemen sona erdirmeyecek. Ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı, eli kanlı İsrailli katiller ile işgale karşı koyan Hamas liderlerini aynı kefeye koyarak uluslararası sistemi çok kızdırmamaya çalıştığını da gösterdi.
Bugün niyetim içinizi karartmak değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı'nın İsrailli katillere yönelik kararı her şeye rağmen oldukça önemli bir karardır.
Kararın neden önemli olduğunu anlamak için birkaç örneği hatırlamamız iyi olur.
Önce Uluslararası Ceza Mahkemesi açısından bu kararın neden önemli olduğunu anlatalım. 2018 yılında ABD Başkanı Trump tarafından CIA Başkanı yapılan Gina Haspel'in Afganistan'daki işkenceleri nedeniyle yargılanması gündeme gelmişti. Haspel hakkında soruşturma açılma ihtimali dahi ABD'yi sinirlendirmiş ve tehditler havada uçuşmuştu.
Türkiye düşmanlığı ile bildiğimiz John Bolton, ABD yönetimi adına Uluslararası Ceza Mahkemesi üyelerini tehdit etti. Mahkeme, Haspel hakkında bir karar alamadı.
8 Haziran 1967 tarihinde, yani Altı Gün Savaşı devam ederken İsrail savaş uçakları, Amerikan donanmasının USS Liberty gemisini 75 dakika boyunca hem denizden hem de havadan vurdu. İsrail ordusu telsiz kayıtlarına rağmen gemiyi vurmaya devam etti, 34 Amerikan askerini öldürdü, 171 mürettebatı da yaraladı.