Siyonizm ve 'Büyük İsrail'

Siyonizmin siyasi hareket olarak doğuşu, 19. yüzyılın sonlarında, hiçbir zaman yalnızca Akdeniz kıyısında Yahudiler için küçük bir güvenli sığınak kurmakla ilgili değildi.
Theodor Herzl'in, Ze'ev Jabotinsky'nin ve sonrasında dinimilliyetçi hareketlerin ideolojik yazıları, "Eretz Yisrael"in sınırlarının 1948 veya 1967 çizgileriyle sınırlı değil; Filistin, Ürdün, Suriye, Lübnan, Mısır ve hatta Türkiye'nin bazı bölgelerini de kapsayacak şekilde geniş tasarlandığını açıkça ortaya koyuyordu.
1917 Balfour Deklarasyonu, İngiliz mandası politikaları ve aşamalı yerleşim projeleri, hep aynı uzun vadeli çizgiye oturuyordu: "Tarihi vatan" tamamen Yahudi egemenliğine girene kadar adım adım genişleme. Bu bağlamda Netanyahu'nun i24'e verdiği son demeçte kendisini "tarihi ve ruhani bir misyon"un parçası olarak görmesi ve "Büyük İsrail" vizyonuna bağlılığını ilan etmesi, siyonizmden bir sapma değil; onun en saf ifadesidir.
Yine de bunu 2025'te, halihazırda soykırım uygularken bu kadar pervasızca söylemesi dünyayı sarsmalı. Netanyahu, yalnızca Filistin devletine direnen bir siyasetçi rolünde değil; onu tamamen silip atan bir projeyi kucaklıyor. Bu bir politika nüansı değil; ilhak, temizlik ve bölgenin demografisini yeniden dizayn etme niyetinin ilanıdır.
Daha da kötüsü, bu niyet evrensel bir kınamayla karşılanmıyor; aksine İsrail'in devlet sponsorları -başta Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Almanya ve onlara eşlik eden itaatkâr Batılı müttefikler- tarafından askeri, mali ve diplomatik destekle karşılanıyor. Bu hükümetler insani felaketler karşısında sahte öfke sergilerken, aynı felaketleri yaratan cephanelikleri yeniden dolduruyorlar.