Pençe hangi kilidi açıyor

ABD Başkanı Biden'ın seçilmesine birkaç ay kala yaptığı açıklamaydı: "Bence Erdoğan'a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Parlamento'ya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için... Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile... Partisi, İstanbul'dan dışarı atıldı. Peki biz ne yapıyoruz Burada oturup boyun eğiyoruz. Yapacağım en son şey, ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu. Kesinlikle en son şey. Ve onlarla Kürtlerle ilgili olarak birkaç görüşmem oldu. O dönem henüz üzerlerine gitmiyorlardı (...) Özellikle Doğu Akdeniz'de petrolle ilgili faaliyetleri ve görüşülmesi uzun sürecek olan çok sayıda başka şey... Ama cevabım 'evet, endişeliyim.'" Biden'ın sözleri üzerine çok yazıldı, çizildi. Özellikle Erdoğan'ı yenmesi için muhalefete vereceği koşulsuz destekten bahsedildi. Nitekim Biden seçilir seçilmez, ülkemizden ilk kutlamayı İngilizce attığı tweet'le Kemal Kılıçdaroğlu yapmıştı. Lakin Biden'ın üzerinde durduğu ve gözden kaçırılan diğer önemli mesele PKK'ya verdikleri destekti. Biden, "O dönem henüz üzerlerine gitmiyorlardı" derken, darbe girişiminden önce Türk ordusunun Suriye'deki operasyonlarının başlamadığı ve Irak'ta bugün geldiğimiz noktaya ulaşmamış olmamızdan, yani kendi Başkan Yardımcılığı döneminden bahsediyordu. Zaten Davutoğlu, başbakanlıktan çekildikten sonra Foreign Policy'de yayınlanan "Amerika, Ankara'daki adamını kaybetti" başlıklı analizde de eski Başbakan Davutoğlu'nun YPG'ye karşı toleranslı olması ve Amerika'nın bakış açısına anlayışı övülüyordu. Fakat bugün