Madencilik ihmale gelmez

Ülkemizin madencilik sektöründeki yeri uzun yıllar arka plana itilmiştir. Bu minvaldeki potansiyelimizi gerçekleştirebilmemiz için kamu farkındalığı ve desteği çok önemli. Biraz da konunun gündeme gelmesi maalesef bir kaza ya da çoğunlukla AB destekli medya araçları vesilesi ile olduğundan bu eksiklik olduğu yerde duruyor. Kömür madenlerine geri dönen ve nükleer enerjiden vazgeçmeyen Batılı devletlerin desteğini alan medya ve sivil toplum organlarının dezenformasyonları ne yazık ki kafaları bulandırıyor. Madencilik alanında sahip olduğumuz zenginlikler devletin sektöre öncülük etmesi sayesinde ekonomiye kazandırılıyor. Bu kapsamda ilk 1935 yılında MTA Enstitüsü ve Eti Bank, 1940'da Ereğli Kömür İşletmesi kurulmuş. 1954'te Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, 1957'de Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu ülkeye kazandırılmış. Ancak 2000'li yılların hemen başındaki veriler üzerinden Türkiye'de madencilik sektörünün ülke ekonomisindeki yerine bakıldığında 2002 yılında madenciliğin GSYH açısından karşılığının 0.82 olduğunu görüyoruz. 2020 yılına gelindiğindeyse bu rakam 1.17'ye çıkıyor. Her sene giderek artan ve ülke ekonomisine olumlu katkıları sektörün ihracattaki payına baktığımızda ise 2002 yılında sadece 1.69 olduğunu, bu tarihten sonra ise Başkan Erdoğan'ın öncülüğünde verilerin her yıl sistematik olarak büyüyerek 2020'de 2.53'e ulaştığı görüyoruz. Yani 2002 ile 2020 yılları arasındaki büyüme oranı 6.69 kattır. Madencilik sektöründe ihracatın ithalatı karşılama oranı 2002 yılında 56.98 iken 2020 yılına kadar izlenen başarılı politikalarla bu oran 86.24'e yükselmiştir. Ülkemizde en önemli maden kollarından birisi olan altın üretiminde de karşımıza çıkan rakamlar 2001 yılında 1 ton iken, 2020 yılında 42 ton olmuştur. Yani Türkiye son 21 yılda 421 ton altın üretmeyi başarmıştır. Bu kayda değer bir kazanımdır.