İyi Parti'ye Kayı boyu değil, Carbonari amblemi yakışır

Osmanlı ailesinin de mensubu olduğu Kayı boyu damgasını partisinin sembolü yapmış bir siyasetçi olan Meral Akşener'in iki konuşmasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Abdülhamid Han'a benzetmesi ve kendisini onu devirmeye adayan mandacı Hürriyet ve İtilaf ve İttihat Terakki ile özdeşleştirmesi düşündürücüdür. Şöyle demiş Akşener: Osmanlı padişahı ama onu devrinde, o günün şartlarındaki demokrasi rüzgârının buraya yansıması var. Bu yansımaya karşı aldığı bir tavır var. Yani şimdi biz o tavır karşısında bir davranış biçimi var. Bunun içinde İtilaf ve Hürriyet de var partiler olarak söyleyeyim, İttihat Terakki de var. Yani bu bir istibdat rejimine karşı, tek adamlığa doğru giden bir sisteme karşı bir başkaldırı. Buranın öznesi eğer Abdülhamid ise bugünün öznesi de Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bugün var olan şey istibdat. Akşener'in bahsettiği oluşumlar "istibdada karşı hürriyet" diyerek 34. Osmanlı Padişahı ve 115. İslam Halifesi Abdülhamid Han'ı devirmiş, sonra gücü ele geçiren İttihat ve Terakki, Hürriyet ve İtilaf'ı Bâb-ı Âli Baskını ile sona erdirip siyasi zulmün en çetinini uygulayarak ülkenin de sonunu getiren kararlara imza atmıştır. Abdülhamid Han sonrası dönemde siyasi infazdan darbelere türlü çalkantılara maruz kalınmış ve neticede bazı eski İttihatçılar bile Abdülhamid Han'ın ardından pişmanlıklarını dile getiren eserlere imza atmıştır. Akşener, tarihi ayda dört kez görüştüğü Amerikan Büyükelçisi'nden öğrenmediyse, bu