Gıda güvenliği, milli güvenlik meselesidir

"Petrolü kontrol eden, ülkeleri yönetir. Gıdayı kontrol eden, halkları yönetir." Küreselcilerin belki de en saygı duyduğu isimlerin başında gelen Henry Kissinger'a ait bu sözü bugünlerde hatırlamamak mümkün mü ABD Başkanı Biden'ın açık açık Amerikan halkına "Ukrayna'daki savaştan ötürü gıda kıtlığı bekleyin", Hollanda Başbakanı'nın "Felaket bir enflasyon geliyor, hazırlıklı olun" dediği bir dönemden geçiyoruz. Ya da Fransız Cumhurbaşkanı Macron'un seçime iki hafta kala bazı gıda maddelerini kısıtlı ve karneyle satılabileceğini duyurduğu bir vasattayız. Hatta dahasını söyleyeyim; mevcut durum için Birleşmiş Milletler Gıda Programı Direktörü David Beasley, "Böyle bir şeyin mümkün olacağını düşünmezdik" demiş. Ne kadar da rahatlatıcı, değil mi! Yaptırımlar, ithalat yasakları, enerji piyasalarına müdahale, arz zincirinde kopuş derken sonunda kıtlık ihtimaline tüm dünyayı hazır hale getirdiler. Üstelik böylesi küresel bir sorunun sebebi olarak gösterdikleri ve toplamda dünya buğday üretiminin 16'sına tekabül eden iki ülke arasındaki savaşa her gün odun taşırken yapıyorlar bunu. Dünya ayçiçeği yağı üretiminin yarısını tek başına karşılayan ülkenin Ukrayna olduğunu da savaşa dek bilmeyen varsa, artık öğrenmiştir. Mevcut durumda Tarım Bakanlığı, ülkenin milli güvenliğini Savunma Bakanlığı kadar ilgilendiren bir konumda bulunuyor. Keza alacağı önlemler ve Adalet Bakanlığı ile istişareli olarak uygulayacağı yaptırımlarla Ticaret Bakanlığı da... Özellikle olası gıda ihracatı kısıtları, fiyatları