Ne var, ne yok..

Seçimlere daha bir buçuk yıl var. Neredeyse geçmiş koalisyon dönemlerindeki çoğu iktidarın ömründen daha uzun bir süre ama sandık yarın önümüzdeymiş gibi seçim havasındayız. Ayaküstü sohbetlerde bile "kim kazanır" sorusu her ortamın tartışma konusu Millet İttifakı'nın yuvarlak masasından yükselen çok sesliliğin sandık sonuçlarını çok da etkilemesi beklenmiyor. Bana kalırsa bu masanın ciddiyetinin "Putin masası"ndan farkı yok. İster yan yana ister yukarıdan aşağıya topla sonuç aynı çıkar. Sonucu belirleyecek olan muhalefetin değil iktidarın kendi oyun planı. Muhalefetin oyun planında iktidarın olumsuzluklarının giderileceğine dair kendilerine ait bir çözüm üretme derdi yok. Sıkıntılara çözüm üretmek yerine olumsuzlukları ifşa etme muhalefet tarzı siyasettir. Bazen iktidar kanadında da bu yola heveslenenler oluyor. Bu ne anlama gelir 2023 seçim sonuçlarını etkileyecek olan derme çatma muhalefetin zaafı değil, iktidarın icraat ve inandırıcılığıdır. 2023 seçimleri sanki yeni iktidar arayışı değil de mevcudu ikaz niteliği taşır. Bu uyarının dozu ve sertlik derecesi değişebilir. Bunu belirleyecek olan da hayatımıza çöken sıkıntılardan ziyade sıkıntıları ne kadar paylaştıkları olacak. Sahada gezip piyasanın ve siyasetin nabzını dinlediğinizde, sebze fiyatlarından, enerji faturalarından, akmayan sulardan, tıkanan yollara kadar insanlara "Ne var ne yok, nasılsınız.." diye sorduğunuz da hepsinden gelen cevap birbirinin kopyası. Ağız birliği etmiş gibi söyledikleri söz: "Yaparsa Reis yapar, bir talimat versin yeter, yol yapılır, sular akar, enflasyon düşer..." Anlaşılıyor ki; seçmen tabanında meclis kadroları sorumluluğu yukarıya havale etmiş gibi yaygın bir kanaat oluşmuş. Sorumluluğun devir teslimi yapılmış gibi. Seçmenin "sorun bükücü" olarak gördüğü Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hemen her fırsatta milletvekilleri ve parti teşkilatlarına "Sahaya inin, vatandaşın isteklerini dinleyin, Türkiye'de yaptığımız değişimi-dönüşümü anlatın" talimatını vermesi de bunu doğrular nitelikte Seçmenin sırtını dayadığı değerler ve ideolojik farklılıklar törpüleniyor ve zıt kutuplardaki seçmeni bile birbirine benzeten bu melezleşme nedeniyle seçmen temayülünün yönünü okumak zorlaşıyor. Ama seçmenin tercihine her zaman etki eden sabit ve güçlü bir etken var. O da "seçmeni ciddiye almaktır." İnsanlar derdini sahiplenenlere