Gerçeğe dönüşmüş tekrarlanan yalanlar

Türkiye ekonomik krizle mücadele dönemini bütün dünya ile birlikte geçiriyor olsa da "Elle gelen düğün bayram olmuyor!" Ekonomik sıkıntıları fırsata çevirmek isteyen muhalefetin iştahı kabarsa da çıkış için kamuoyuna sunduğu ikna edici bir programı yok. Bütün beslenme kaynakları karalama ve sosyal medya üzerinden paylaşılan şişirilmiş seçim anketleri. Fırsatçıların köpürttüğü fiyat artışları ile hırpalanan toplumun haklı şikâyetlerini kendi üfürük anketlerine gerekçe olarak kullanırken dışarıyla iş birliğini de ihmal etmiyorlar. MHP lideri Bahçeli'nin önceki gün partisinin grup toplantısında işaret ettiği "Geçmişte Rusya yanlısı olarak orak-çekiç flamasını sallayan, gedikli Marksist-Leninist ve sosyalistleri bugün iktidar Batı'nın Rusya'ya uyguladığı tüm ambargoları eksiksiz uygulamalı, Batı'yı kızdırmamalı" diyerek, bir numaralı Amerikancı kesildiler. Ukrayna'ya Rusya'nın tehditleri karşısında gaz verip NATO'ya alacağız diye heveslendirip, Rusya, Ukrayna sınırına asker yığarken, Ukrayna'ya askerî destek vermeyeceğini beyan ederek Putin'in iştahını kabartıp Ukrayna'yı ateşin içine atan Amerikancı kesildiler. İçerideki müttefikleri dışarıdakilerden bin beter!.. HDP il binaları önünde dağa kaçırılan evlatlarını geri isteyen "Diyarbakır annelerinin" direnişini görmezden gelip "Dağ siyasetini" meşrulaştıran CHP ve müttefikleri bütün bu olanları süzgecinden geçirecek seçmen aklının buharlaştığını zannediyor. HDP ile dayanışma içinde olmayı ve barış insanı(!) olarak gördükleri Selahattin Demirtaş'ı politika üreten bir lider olarak kazanmayı hayal ettiklerini, seçim sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne taşıma hayallerini seçmenle paylaşıyorlar. Böyle basit ve sefil bir siyaset üslubuyla HDP'yi ittifaklarının içine alarak sandıkta seçmenden takdir ve aferin bekliyor. Çok kirli bir propaganda döneminden geçiyoruz. Bu kirliliği anlatmak için Menderes, Demirel ve Özal dönemlerine kadar geri gitmeye gerek olmasa da günah kefeleri taşınamayacak kadar ağır. Geçmişte Menderes'e yapılan kıyımı meşrulaştırmak için uydurdukları "Yurt dışına kaçırılan uçak dolusu altınlar, kıyma makinalarından geçirilen üniversiteli öğrenciler" gibi yalanlara o zaman da kimse inanmadı. Ama inanmayanlar da darbeciler karşısında ayıplanma korkusu ve baskı karşısında sükût ettiler. Bugün de özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen saldırı "Gerçeğe dönüşmüş tekrarlanan yalanlar" iledir. Tekrarlar, işin aslının farklı olduğunu bildiğimiz hâlde aşılanan fikrin doğruymuş gibi algılanmasına sebep oluyor. Ama hakikati bilenlerin, görenlerin susması gerçeği hükümsüz kılmaz. Böyle olmakla beraber doğruyu bilenlerin sükût etmesi yalanı kabul anlamına gelir zira "Sükût ikrardandır" derler. Yalancıyı cesaretlendirme