Dünya çok kirlendi; ahlak dersine ihtiyaç var

Ramazan ayına girmeden son hafta EBY Erzincan Üniversitesi ile Kent Konseyi'nin müştereken uzun zaman hatırlanacak bir sosyal etkinliğini paylaştık. Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap kongre salonunda bürokratlar, akademisyenler, iş ve eğitim dünyasından katılımcılar ve akademi öğrencilerinin yoğun ilgisi ile Türkiye'nin ilk uzay mühendislerinden biri olan serebral palsili (SP) Turgay Karakaş'ı dinleme imkânı bulduk. Paylaştığı tecrübelerin her biri çoğu dinleyicinin hayatında ayrı bir pencere açan Karakaş'ın konuşmasının finali çok duygusaldı. Yaklaşık bir saati aşan konuşmasını tamamlarken Karakaş'ın "Sayın Valim ve sayın konuklar rica etsem ayağa kalkabilir misiniz" davetiyle dinleyiciler tereddütsüz kalktılar. Konuşmacı devam etti: "Şimdi lütfen herkes bulunduğu yerde sadece bir adım sağa kaysın!.." Dinleyiciler bu defa tereddütsüz sağa bir adım attılar. "Lütfen şimdi de aynı hareketi sola yapar mısınız.." kalabalık biraz önceki hareketi tekrarladı. Konuşmacı büyük salondaki meraklı kalabalığın ses çıkarmadan bekleyişine hemen karşılık verdi. "Şimdi bu iki hareketiniz sizin ne kadar zamanınızı aldı Bir veya birkaç saniye değil mi.. Ama ben bu hareketi yapabilmek için tam üç yıl çalıştım Bizim için bu hareketi yapmanın imkânsız olduğu söylenirdi. Hatta yürüyemeyeceğim ve konuşamayacağım Hayatta imkânsız diye bir şey yoktur, sadece biraz zaman alır hepsi bu" Kaldığı kısa süreye 5 ayrı konferans ve bir o kadar da özel ziyaret sığdıran konuşmacımız, 15 yıldır Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (TÜBİTAK-SAGE)'nde çalışan ve savunma sanayinin bugün gurur duyduğumuz önemli projelerinde yer alırken bir yandan da SERÇEV Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyor Turgay Karakaş'ın, konuşmasının final cümlesi kendi hayatını taçlandırdığı yerdir ve iyi modellenirse başka hayatlarında başlangıç çizgisi olabilir Karakaş, doktorların hiçbir şekilde yürüyemez ve konuşamaz demesine rağmen, hiç hastanede fizik tedavi görmeden sadece annesi, ablası ve babasının desteğiyle ilk adımlarını atan, sürekli evde, sokakta egzersizler yaparak 6 yaşına geldiğinde desteksiz yürümeyi ve konuşmayı, normal bir şekilde cümle kurmayı başarmıştır. Kendisi bu olayı şöyle anlatıyor: "Yürümek ne kadar doğal, basit bir eylem değil mi Oysa ben çok çaba verdim, kendi başıma yürümeyi başardığım zaman beş buçuk altı yaşlarındaydım hatta hayatımda en büyük zorluğu önce o peltek adımlarımı atmak için çektim" Şimdi bu tecrübenin mihenk noktası nedir dersek şunu söylerim. Bir insan ve özellikle çocuklar için kullanacağımız bir isimle onun hayatına gölge düşürüyor veya ona bir kapı açıyor olabiliriz. Onun hakkında tekrarlanan