"Uyku keyfi" denir ya hani...
Hiç bilmedim, bilemedim.
On bir yaşımdan beri uykusuzluğun keyfini biliyorum...
Yorganın içinden ve yastığın altından kitapların çıktığı minicik odamda başladı.
Okul ödevlerinden uzak okumalar için uyanık geçen gecelerime aşkla bağlandım.
Hâlâ aynıyım...
Neredeyse her gece biraz daha uyanık kalayım diye çırpınıyorum...
Ya sonunda ne oluyor
Uyumuyorum...
Uyuyakalıyorum...
Bazen buna bozuluyorum ama kavga etmeyi bıraktım; kabulleniyorum.
***
Yazıya böyle girdim diye...Hep az uyuduğunu düşünen ve uyumak isteyenler; uyumak isteyip de bir türlü uyuyamayanlar bana kızacaklardır...
Hatta "en güzel vakit geçirme"nin güzel bir uyku çekmek olduğuna inananlar da var ki, onlar fena hâlde burun kıvıracaktır yazdığıma...
***
Ama bunları geçelim...Günümüzdeki tabloya bakalım...
Doğru düzgün uyumak bir lüks oldu çıktı artık, uyku kliniklerinin müşterileri artıyor.
Hep tetikteyiz...
İstememize rağmen (dışarıdan destek almazsak) gevşeyemiyoruz.
Uykusuzluk ve huzursuzluk kardeş artık.
Uyumaktan bile isteye kaçınanlar azaldı; ne yaparsa yapsın uyuyamayanlar çoğaldı.
Ve o rahatsız edici ölçüde gülünç çakışma!..
Birçokları için tatile çıkmak rahatça uyumak anlamına gelmeye başladı. Yalan mı
***
Ne tuhaf değil miGündüz vakti yorulacak hiçbir şey yapmadan yorgunuz...
"Hayatın politikası" açısından bakarsak, bu basbayağı bıkkınlık...
Fakat gece gelince...
Hepimizde garip bir huzursuzluk; değil uyumak, biraz gevşemek bile zor.

18