Türk Arabistanı'nda...

"Halep'te kapıların bir tokmağı var.
Şimdilerde, bu çoğunlukla Fransa'dan ithal edilen, bir kadın eli şeklindeki demir veya bronz bir tokmak. Tokmak çalındıktan sonra bir Avrupalının beklediğinin aksine kapıyı biri açmıyor. Uzaktan ince bir sesin 'Min', yani 'Kim o' dediği işitiliyor. Buna cevap vermek bir seyyah için zor."
Ne zamanın Halep'i bu anlatılan
Şöyle...
Bir antikacı ve seyyah olan Henry S. Cowper o yılın kışını Kahire'de geçirdikten sonra Doğu Akdeniz kıyıları Halep, Bağdat gibi şehirleri gezmeye çıkıyor ve hatıralarını (yeni kuşakların kitabın adına da özellikle dikkat etmesini isterim) 1894'te Through Turkish Arabia (Boydan Boya Türk Arabistanı) adıyla yayınlıyor.

Madem şimdi aklımız fikrimiz Suriye'de...
Şu pazar günü biraz da Batılı seyyahların geçen yüzyılın başlangıcına ait hatıratlarına göz atalım istedim.
Cowper'dan bir alıntı daha...
Minik bir iki detay, yükselen kapitalist yayılmacılığın Ortadoğu'daki dönüştürücü gücüne işaret ediyor.
"Halep, tamamen mezarlıklarla çevrili. Tabii, çoğunluğu Müslüman mezarlıkları ama kuzeyde Avrupalıların, Ermenilerin ve Yahudilerin mezarlıkları var. Azizia bölgesinde, son iki yüz yıldır artan imalathanelerle ilgili İngiliz ve diğer Avrupalı tüccarları anan mezar taşlarının dikildiği kabristan bulunuyor."

"Halep, Türkiye'nin en eski, en