Tam şimdi...

"Cahildim dünyanın rengine kandım" diye başlayıp insanı sarsan Neşet Ertaş türküsünü bilmeyen var mıdır
Nasıl da kırgın bir aşk seslenişidir...
Ve tam da bu yüzden "dünya"nın bütün rengini söker; yalanını ortaya döküverir.
Sorarsınız, türküyü dinlerken: Nasıl yaşanır ki bu dünyada
Hep bir "hayale aldanıp boşuna yanarak"

Bir de "dursun dünya"cılar var tabii...
Madem aldatıyor bizi bu dünyanın dönüşü...
Madem bu hız bizi de savurup geçecek...
"Dursun o halde!" diyen şarkılar var.
Umarsız ve umutsuzca dünyayı durdurmaya çalışan insanlar var...
Aşk mesela zamanı bir anlığına durduruyormuş hissettiren hâl...
Ama gerçekten duruyor mu

Böyle durmuş "Zaman bu soruları da aldı götürdü, çoktan eskitti" diye düşünürken...
Dedim ki...
Bir de hiç eskimeyecek olana bakmalı...
Yani KİTAP nasıl bahsediyor dünyadan

Dünya...
Yakın (dünüvv) olan...
Ve aynı zamanda "ilk" anlamında, "son" olan ahiretin zıddı olarak kullanılıyor Kur'an'da...
Bazı ilahiyatçılar, vahiyde "dünya" kavramının bizim gündelik hayatta kullandığımız gibi "mekânsal" bir tarif içermediğini özellikle vurguluyorlar.
Yani "dünya" bir "yer"den daha çok bir zaman dilimi...

"Arz" ise cisimsel biçimde tarif ediliyor...
"Göklerin ve arzın bitişikliği ve sonra ayrılışı"