Ruhsuz bir takvimden bize ne!
Geldi yine yılbaşı şamatası...
Kökleri yarı pagan, yarı Hıristiyan, bugünü ise baştan aşağı global iş dünyasına bağımlı bir takvime "iman" etme vakti...
Anlayacağınız, bir tür gönüllü budalalık ayini...
İçinde insan yok, ruh yok bu takvimin...
Yarın uyanacaksın, dünya aynı dünya olacak...
Sen peki
O kadar yırtındın, tepindin, heyecanlara kapıldın...
Ama söyle bana...
Global iş düzenine çekidüzen veren, devletleri okşayan ama insanı itip kakan bir takvim düzeninin nasıl umurunda olabilirsin
Yarın telefonunda 2024 yerine 2025 yazıyor diye ne değişecek
Biliyorum, biliyorum...
Diyeceksin ki, madem öyle neden bu şamata
Neden herkes "yeni yıl" düzenine asker yazılıveriyor
Tamam!
Bin defa yazdım...
Bir daha yazacağım...
Bütün bunlar "yeni başlangıç"lara ihtiyaç duyduğumuzdan...
Değişmek istiyoruz çünkü.
Silkinmek, toparlanmak, yenilenmek istiyoruz.
Bir yerden başlamak istiyoruz.
Lakin böyle olmaz ki...
İçinde geleneğin derinliklerine ve tek tek hepimizin kalbine dair en ufak bir iz taşımayan bir takvimle nasıl olsun
İş güç düzenimizi bu "bomboş" takvime feda ettiğimiz yeter, ötesine ne gerek var
Değişeceksek...
İrademiz ve eylemimiz gerekiyor.
Şunu da biliyorum...
Hep sürükleniyormuş gibi yaşıyoruz...
Instagram'a koyduğumuz "şiddetli mutluluk" fotoğrafları başkalarını