O saf rüya kaldı mı

Olamıyor...
Geniş bir caddenin kaldırımının kar görüntüsünü...
Bir apartmanın otoparkında birikmiş karla yapılan kardan adamı çekip sosyal medyaya aktarmak ne içimizdeki kış manzaraları hasretine ne de karlı hatıralarımıza uygun düşüyor...
Hele bir iki güne kalmadan beyaz örtünün önce kirli sarıya, hemen ardından çamura dönüşeceğini, büyünün hemen bozulacağını bilmek var ki, hiç açmayayım.

Genç kuşaklar mı
Onların bundan fazlasını görmemiş olması sizi yanıltmasın...
Kar deyince gençlerin akılları gördükleri filmlere, dizilere, uçsuz bucaksız beyazlıklara gidiyor...
Norveç polisiyelerine, Finlandiya'nın ıssız bozkırlarına kadar hem de...
Sonra yürüyüşe çıkıyorlar, belki biraz şakacıktan kartopu oynamaca falan...
Ya çocuklar
Dün penceremin altında 10 yaşında bir oğlan çocuğu kızak getirmiş kaymaya çalışıyordu ama beceremiyordu.
Çünkü aklı elindeki telefondaydı...
Çünkü arkadaşlarını arayıp "Oğluuum, bizim site acayip tuttu" demekle meşguldü, bir yandan da cidden kızak yapmış gibi fotoğrafını çekmeye çalışıyordu.

Biz kar her yanı tutsa bile tam olarak "kar nedir" bilmeyen insanlarız...
Kar ve kadercilik arasındaki bağ koptu çoktan...
Hani kar yolları kapatınca...
Öylece kalma; evine, içine kapanma falan...
Acına, tadına sabırla katlanma...
Daha da ötesi var elbette...
Aklıma Nietzsche'nin başkaldırma duygusunu sıfırlayan hâli, "Rus kaderciliği"ni yakıştırdığı "ölüme yatma" durumu geliyor şimdi...
"Rus askeri uzun sefere artık güç