Nereye gidelim
Zaman nasıl geçti, değil mi
Patırtı gürültü içinde çoğu kez...
Bazen de çıt bile çıkarmadan...
Ama hep hızla geçti...
Ziya Osman Saba'nın "Beyaz Ev" şiirinde, "Yatak odamız, yemek odası, kiler Raflarında ellerinle yapılmış reçeller" diye yazdığı günlerden sabah kalkıp TV'yi açınca "Yapay zekâ beş yıla kalmadan ev hayatınızı kökten değiştirecek" diyen haberlerle karşılaştığımız günlere nasıl geldik
Reçeller mi
Sevdiğimiz ellerin yaptığı reçeller kavanozlarında ekşimeye durdular; online alışveriş sitesinden getirttiğimiz süt reçelini kaşıklıyoruz şimdilerde...
Konutlar...
Ah ne kadar az ev olabiliyorlar artık...
Evlerimizde darmadumanız, o kadar ki, yıl içinde iki haftalığına bir "ev" kiralayıp tatil yapmayı planlıyoruz.
Ve bana en garip geleni şu ki...
Hiç durup da "Nerede yanlış yaptık biz" diye sormuyoruz.
Pandeminin en sert zamanında hani, evlere tıkıldığımızda, "Beyaz Ev" şiirini hatırlayıp biraz buruk biçimde şunları yazmıştım:
"Bahtiyar olmak...
Ziya Osman Saba için 'kapıyı açtığında çalan çıngırak'tı...
Şimdiki kuşaklar yazlıklarının kapısına çıngırak koyarlarsa, aynı duyguyu yaşayacaklarını sanıyorlar.
Olmuyor, olmuyor!
Geçen gün bir sitenin reklamında gördüm; evlerin arasına köy pazarı kurmakla övünüyordu şirket.
Politik, kültürel ve mimari safsatanın şahikası bu olsa gerek!"