Mahzun bir dostluk

"Kafası vardı...
Kültürü vardı...
Üslubu vardı...
Çilesi vardı...
İmanı vardı...
Şüpheleri vardı...
Nefs murakabesi vardı...
Estetiği vardı...
Cesareti vardı...
Hasılı bir fikir ve sanat adamına gereken vasıflardan birçok payı vardı... Onun yokluğunu, ölüm tarihi olan bugün, bu vasıfların yokluğunda seyrediyoruz."

***

Nasıl sarsıcı sözler, değil mi
Yazan Necip Fazıl.
Vefatının ardından Peyami Safa hakkında Yeni Sabah Gazetesi'nde çıkan yazısından...
Oysa herkes onları dargın biliyordu.
Öyleydiler de...

***

Safa ve Necip Fazıl 17 yaşında dost olmuşlar, uzun süre yedikleri içtikleri ayrı gitmemiş ama ün geldikten sonra da aralarındaki dostluk yerini sürekli huzursuzluğa bırakmıştı.
Birbirlerini çalıntı eserler kaleme almakla bile suçladılar; bu yüzden mahkemelerde süründüler...
Oysa yazımın girişine koyduğum ve ne zaman okusam etkilendiğim satırlara bakın...
Nasıl da Safa'nın hakkını vermektedir Necip Fazıl...
İnanılmasa asla yazılamayacak kelimeler arzı endam etmektedir...
İnsan sorar o zaman: Madem öyleydi, niye bu hırlaşmayı kendinize reva gördünüz
Sessiz kalsaydınız...
Uzak kalsaydınız, ki bazen en doğru tutumdur.
Ama niye hakaretler, küfürler havalarda uçuştu

***

Geçen gün kitaplığımı karıştırırken Peyami Safa'nın "Yalnızız" romanını görünce çekip çıkardım, altını çizdiğim satırlara bir daha baktım.
Bir yerde "Niye yalnızız" sorusuna şu cevabı veriyor Safa: