Lahmacun ve çiğ köfte dersleri
Dünya ne hâlde olursa olsun...
İnsan yine dönüyor, dolaşıyor, kendi hayatına ve yaşadığı toplumun hâllerine gömülüyor.
İş güç durmuyor, gırtlak durmuyor; uyduruktan hazlar ile belalı sorumluluklar arasındaki boğuşma bitmek bilmiyor.
O yüzden bugün kendimize döneyim dedim...
Hızla değişen beslenme biçimlerimizin sosyal resmine göz atalım istedim...
Lahmacun...
Durmadan eve lahmacun sipariş ediyor, lahmacun seviyormuşuz...
Geçen Mevlüt de (Tezel) yazdı ya...
Pek ünlü bir yemek ve market sipariş sitesi 2024 boyunca en çok sipariş edilen yiyecekleri açıkladı.
Lahmacun birinci sırada...
Buna "Lahmacun çok seviliyor" demek doğru mu, hiç emin değilim...
Bir kebapçının sitesini açıyorsunuz ya da pidecinin...
Fiyatları tarıyorsunuz...
Artık hiçbir şey öyle lezzetli değil, doğruya doğru...
Açıyorsun, nispeten ucuz bir kebapçının menüsünü...
Adana kebap 448 lira...
Şimdi baktım, aynen böyle...
O 48 lira bitirir insanı...
Gülemiyorum ya, neyse...
Adana dürüm olsun yahu! O da 356 lira.
Sonra lahmacun ışıl ışıl parlıyor listede. İkisi 300 lira ediyor.
İçinde et var mı acaba diye sormadığınız sürece lahmacunun asıl güzelliği orada işte!
Çocukça bir neşesi var ya, kandırıyor.
İlk beşteki diğer yiyecekler de manidar.
Tavuk döner, pizza, burger ve çiğ köfte...
Çiğ köfte bence toplumumuzun geldiği yeri anlamak bakımından sosyolojik bir hazine...
Geçtiğimiz haziran bir çiğ köfte yazısı kaleme almıştım hatırlarsınız belki...
Çünkü benim eve yakın çarşıda bir yıl içinde dükkânlar sıralaması şöyle şekillendi: