Kokular, güzelim kokular...

Eskiler "Koku kâmil-i hatıradır" derler...
Yani kokular anılarımızın noksansız taşıyıcılarıdır.
Böyle midir peki
Hem de nasıl!
Müthiş görsel bir kültür içinde yaşarken, üstelik artık her şeyi kayıt altına alıp saklayabilen teknolojilerin dünyasında kokular ve hatıralar hâlâ birbirine sımsıkı bağlı mı
Bağlı...
Şubat ayında vedalaştığım bir tanecik kedim Temmuz'un başındaki tüylerin mis kokusu burnumdan gitmiyor mesela, gitmeyecek.

Ama şu da var...
15 yıl kadar önce şöyle yazmışım:
"Bazen gözlerim zayıflasa da, damağım ince zevkleri algılamaz hâle gelse de, kaç yaşında olursam olayım koku alma yetim hiç azalmasın diye dua ediyorum."
Hah işte!
Şimdi biraz farklılaştı durum...
Artık gözlerimin zayıflamasına katlanamam gibi geliyor.

Her şeyi kayıt altına alıp saklayabilen teknoloji dedim ya, biraz abartmışım.
Hani nerede koku kayıt cihazları
Hiç çıkmayacak mı böyle bir teknoloji
Yoksa zihnimizdeki koku anılarını sanal olarak yeniden canlandırmakla mı yetineceğiz
"Çarçabuk icat edin koku kayıt cihazlarını" diye yazdım, bazı okurlarım kızdı, "O da bize kalsın" dediler; eski kokuları bile bugün gibi zihinlerinde tuttuklarını söylediler.
Ama yürüme kabiliyetini kaybetmiş bir okurumun, "Bana annemin kokusunu bir kere koklatsalar, ayağa kalkmazsam ne olayım" diye yazdığını da gördüm.
Bilemiyorum artık...

Geçen gün, "Saklamak istediğimiz kokular neler olabilir"