Kahvaltı

Güneşli, güzel bir gün başlıyor...
Deniz süt liman...
Kahvaltı saati...
Her sabah nefis bir açık büfe karşılıyor bizi; israfa kapı açmayan ama neşeli bir çeşitlilik...
Artık klişeleşen o mısradaki gibi "kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olduğunu" bilen birileri hazırlıyor belli ki...
Uyanan aileler, çiftler, tatilciler birer birer salona iniyorlar.
Her sabah bu manzaraya bakıp içimden şöyle söyleniyorum...
Kimse güne mutlu uyanamıyor mu Onu da geçtim, nimete saygısı olan ya da kalabalık içine çıktığının bilincinde kimse yok mu..
Onca para akıtıp bütün sabahı böyle suratsız ve"odunsu" davranışlarla geçirmek için mi tatillere çıkılıyor
Tek tük yüzü gülenler mi Birkaç kadın var sadece gülümseyen; onlarınki de, hani durup dururken bir Instagram fenomeni havası...
Nedenini tam bilemiyorum ama içimden bunları yazıp okurlarımla paylaşmalıyım, diye geçiriyorum.

***

Bakın, en ufak bir abartmam yok şu tabloda...
Günaydın diyorsunuz yandaki masada eşiyle oturan beyefendiye, sonra size ayrılan masadaki yerinize geçiyorsunuz...
Fakat birden fark ediyorsunuz ki, şortlu beyefendi sandalyesinde bir ayağını altına almış, diğer ayağını da size doğru uzatmış, çayını yudumluyor...
Çıplak ayağı tabağınıza ha girdi ha girecek ama hiç umurunda değil.
Toplumun az çok tatile para ayırabilen bütün kesimleri ve halleri var bu sahnenin içinde, öyle bir yerdeyim...
Tv haberlerinde gösterilenden falan çok daha açık sözlü bir sosyoloji...
Neşesizlik, hoyratlık, kabalık had safhada...

***

Şunu da not ettim zihnime...