'İkinci bir vatan kadar seviyorum'

"Bir haftadan beri Amik Gölü'nde ördek avında idim. Mektubumun gecikmesi bundan...
Burada çok soğuklar yaptı, hatta kar bile yağdı.
İki kıştır Beyrut'ta soğuk görmediğim için bu seneki kar, ayaz ve don hiç hoşuma gitmedi.
Zaten soğuklar çok medeni memleketlerde ancak kabil-i tahammüldür, zevk verir, eğlencelidir.
Lakin konforsuz diyarlarda maazallah... İnsanın maneviyatını bile kırıyor, bedbinlik, usanç veriyor.
Binaenaleyh, oradan inşallah Mısır'a gideceğim, ya yerleşip kalacağım ya da Halep'e döneceğim. İkinci bir vatan kadar seviyorum Halep'i, hiç yadırgamadım."

Biliyorsunuz...
Ara ara pazar yazılarıma, şimdi Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, Filistin diye tanımlayıp bildiğimiz memleketlerin topu topu yüz yıl kadar önceki hâllerinden anılar, alıntılar taşıyorum.
Hissettirmek istediğim şeyi de biliyorsunuz...
Oralar birçok yönüyle bizim diyarlarımızdı, bazen anlamaya yanaşmasak da hâlâ bizden yerler...
Bu kez merceğimde Refik Halid Karay'ın kendisi gibi 150'liklerden bir sürgün olan ve o sıralarda Amman'da bulunan Feylesof Rıza Tevfik'e mektupları var...
Yukarıdaki satırlar Ocak 1925'te yazılmış bir mektuptan...
Amik Gölü adı geçince ürperenler olmuştur. Asi Nehri havzasında kuşlar ve balıklarla dolu bir tatlı su gölüydü. 1940'ta sıtmayı bahane ederek ve pamuk hasat edecek alanları çoğaltmak için kurutulmaya başlandı, 70'lerde işi bitti. Şimdi ekolojik pişmanlıklara yol açıyor ama ne fayda!

Bir ara Lübnan'ın kuzeyinde, deniz kıyısındaki şirin ve küçük şehir Cünye'de yaşıyor Refik Halid...
Bir mektubunda Rıza Tevfik'e şöyle anlatıyor: