Hastayız...

Bahar gelince...
Birden havamız değişirdi.
Hatırlıyor musunuz
Yaz güneşi altında insanın içini ısıtan coğrafyaların hayalini kurardık, yaşam sevinci içimizi sarardı.
Nişanlar, düğünler falan...
Ağrılar, sancılar, dolap dolusu ilaçlarla geçen kış unutuluverirdi.
Şimdi nasıl

Gazze gerçeği varken, çoğumuzun içinden güzel şeyler konuşmak gelmiyor, bu bir.
İkincisi...
Durmadan hastalık konuşuyoruz.
Ve bu hani hiç öyle sağlıklı bir şey değil...
Eskiden 50'mizden sonra günlük sohbetleri esir alırdı hastalıklar.
Şimdi 25'inden gün almak yetiyor...
Sanki bir güç hepimizi kesinkes ve kalıcı olarak hasta olduğumuza ve böyle yaşayacağımıza ikna etmiş gibi...

Bir zamanlar "sağlıklı insanlar" ve "sağlığını kaybetmiş" olanlar vardı; gündelik hayat dilinde bu apaçıktı.
Şimdi sağlıklı insan yok.
Her şey, her yer hastalık!
Üstelik bunu "tabii" bir şey sanmaya başladık.

Sabah uyanılıyor, TV açılıyor.
Ekrandaki konu ne
Hastalıklar ve tedavileri...
Uzmanlar, uzmanlığı kendinden menkul olanlar; ana akım tıbba bağlı olanlar, alternatif tedaviciler...
Yağmur gibiler.
Çeşit çeşit...
Tedavi mi
Bir tıp kurumuna köle olmak anlamına geliyor; çünkü herkes ikna olmuş durumda; kalıcı tedavi diye bir şey yok.
Kalıcı bağ var...
Hekimle, ilaçlarla, hatta duruma göre "şifacı"larla bağ...
Baksanıza, astrologlar bile kendilerini yeni duruma uydurdular; burca göre şifa anlatıyorlar...