'Hâlâ dünyanın sonu gelmedi'

"Aydınlık ama ilkbaharın, yaz mevsiminin aydınlığı değil, besbelli ki sonbahar ışığı bu..."
Stefan Zweig'ın, Tolstoy'un romanlarını bu sözlerle tarif edişini çok sever Kemal Tahir...
"Bu aydınlık yüreği ısıtmıyor, hayata hız vermiyor, tam tersine yaklaşan kışın mukadder olduğunu inatla hatırlatıyor... Gaddar bir dünya bu!"

Çok değer verdiğim romancımız Kemal Tahir'in, çok sevdiğim Tolstoy'a bir türlü ısınamamış olması üzerinde durmaya değer bir noktadır.
O kadar ki...
Bir konferansta ona "Hangi romancılar en büyüktür" diye sorulur.
Yazarımız duraklaya duraklaya saymaya başlar...
"Cervantes, Dostoyevski, Stendhal, Gogol, Flaubert... "
E tabii şu soru kaçınılmazdır: "Ya Tolstoy"
Kişisel "En büyükler" listesine onu sokmadığını söyler Tahir...
Sonra "Tolstoy'da neden durakladım" diye bir yazı kaleme alır.
Bu yazıdan da anlarız ki, Tolstoy'un "kral gibi başlayıp peygamber gibi bitirmesi"ne gıcıktır.
Oysa Tolstoy dibine kadar samimi bir iman arayışının adamıdır. Muazzam romancılığı onun için sadece bir aşamadır.
Hayatı boyunca arayış içinde bir hâlden ötekine doğru ilerlemiştir.
Lakin Kemal Tahir hep şüphededir; çünkü aklını "Bu kadar güçlü bir edebiyat becerisi nasıl olur da terk edilir" sorusu kurcalayıp durur.
Kendince şu sonuca varmıştır.
"Tolstoy, romancılığı, ruhunun gizliliklerini meydana vuracak korkusuyla bırakmıştır."