Haftanın notları: Eylül'de gelen...

Eylül...
Serinler mi ortalık
Havadan söz ediyorsanız, bilmek zor...
Lakin siyasal ve sosyal bakımdan hem sıcaklığın, hem de rüzgarların artacağı kesin.

***

İçinizden "ne zaman 2025'e girmiştik, hiç anlamadım; şimdi sonbahara geliverdik" diye söylendiğinize eminim...
Takvimin hızı bildiğimiz gibi ama zaman algımız dörtnala koşturuyor.

***

Eylül, sonbahar değildir...
Hazan henüz uzaktadır.
Eylül'ün hüznü yazın bittiğini haber verişindendir...
Bir de o ışık...
Çok yazdım, hani ikindi vakitleri gitgide sararan ve akşam üzerleri camları kızıla boyayan ışığındandır hüzün...
Ayın 15'inden sonra ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız...

***

Yaz bitti mi
Biliyorsunuz da, itiraf etmek istemiyorsunuz; yaz mevsimi iklime bakarak değil, kolektif uzlaşmayla bitiriliyor...
Okullar açılıyor, şehirlere dönülüyor, işler güçler yeniden rutin hareketliliğine dönüyor; en garibi de onca sıcağa rağmen kılık kıyafet değişmeye başlıyor.
Ne garip! Biz mevsimlerin gerçeklerine değil, takvimlerin sosyal direktiflerine bağlıyız...

***

Yazlar mı
Giderler ve dönmezler! Her yaz biriciktir.
Bir sonraki yaz, bambaşka olacak.

***

Yazdan konuşurken "mutlularla mutsuzlar arasındaki çelikten duvarı bile sıcağıyla eritebilen bu mevsimin değerini bilmek