Haftanın notları: Eğlenmeye değil, neşeye muhtacız

Bazen TV'lerde karşıma çıkıyor...
Şarkıcı, tiyatrocu, sinemacı konukların bulunduğu programlarda şöyle şeyler söyleniyor: "Ayyy harika!
Şu an en çok buna, yani eğlenmeye ihtiyacımız var." Ardından kahkahalar ve "Çok doğru vallahi" nidaları geliyor.
Nasıl yani! Yahu hayatınız eğlence zaten, diye mırıldanıyorum onları izlerken...
Bir şeyler yine de yerli yerine oturmuyor mu
Şunu anlayın artık; neşe ve eğlence aynı şeyler değil.
Hatta bazen gürültülü patırtılı eğlenme hâli hakiki bir neşe yoksunluğundandır.

***

Neşesiziz, yavaş yavaş neşemizi kaybediyoruz, sevinç duygusu kuytulara kaçıyor; yerini asla eğlence dolduramaz...

***

Neşe, en derinde hayata, insanlara, geleceğe güven duymaktır.
Eğlence mi Biliyorsunuz aslında...
Niye insanlar bir "eğlence"nin ardından birbirlerine sorup dururlar: "Ne eğlendik ama değil mi!"
Eksiği hissediyorlar çünkü...
Tatmin bir türlü gerçekleşmiyor.

***

Şimdi eğitim dönemine yaklaştık ya...
TV'lerde ve Youtube'da "Gençleri geleceğe nasıl hazırlamalı" başlıklı sohbetler çoğaldı.
Şimdi bana kızacaksınız ama konuşmacıların çoğunun "yeni gelecek"ten haberleri yok.
Hâlâ eski kriterlere göre üniversitede bölüm falan öneriyorlar.
Cümlelerinin içinde "yapay zekâ" terimi geçmese, 90'larda kaldıkları şıp diye anlaşılır, öyle bir tuhaflık.
Peki tavsiyelerini sundukları gençleri tanıyorlar mı
Tamam! Tamam! Sustum.

***

Şirket haberleri olmasa devletlerin