Gelecek krizi
Ne yaşıyoruz biz
Yok, yok!
Öyle değil...
Faturaların, iş yeri zorbalıklarının, güncel siyasi kavgaların, bitmez tükenmez beklentilerin, uluslararası endişelerin ötesinde...
Daha derinde ama artık çok elle tutulur biçimde bir duyuş ve kavrayış olarak ne yaşıyoruz
Söyleyeyim...
"Gelecek" krizi yaşadığımız...
Geleceğe olan inanç şimdi global bir krizin içinde...
Merkezinde her zaman olumlu hayaller ve hakikatler taşıyan gelecek fikri şimdi uzak durulacak bir şeye; neredeyse bir tehdite dönmek üzere...
Ömürler uzadı, sağlık dallandı budaklandı, bilgi arttıkça arttı, teknoloji hayat kökten dönüştürmek üzere...
Ama insanın çilesini azaltmadı bütün bunlar.
Şimdi kim geleceğin ufkuna gönül rahatlığıyla ve dik durarak bakabilir
Ne diyorum ben yahu
Karısı "git bir kilo patates al" dese, bunu bile becermeyecek adamların tv kanallarında dünyayı ve ülkeyi yorumladığı bir ortamda neden bahsediyorum
Hele şu "Uluslararası İlişkiler" denen disiplinin akademsiyenleri...
Koskoca adamlar "Bir zamanlar ben ABD'de okurken" çocukuğundan bir türlü çıkamadılar; nerde kaldı yaklaşmakta olan krizi doğru düzgün anlatabilsinler...
Geçen gün biri "bu nükleer güç dengesi ortamında hala üçüncü dünya savaşı çıkacağını söyleyenlere gülerim" diyordu elinde çubuk, kıkırdayarak...
"Nükleer denge" denilen şeyin gerçekliğinden akademik hayatı boyunca bir kez şüpheye düşmemiş adamlar mı anlatacak bize geleceği
ABD'nin Irak işgali sırasında Felluce'de taktik nükleer silah kullandığını bile zihin envanterine almamış tipler..