Geç kalmak

Zalime "zalimsin" demekte geç kalıyoruz, hep geç kaldık...
Kötünün kötülüğünü görüp adını koymuyoruz...
Yanlışa yanlış deyinceye kadar çağlar geçiyor...
Hileyi görüp oluruna bırakıyoruz...
Çirkinlik bize uzaksa, biz güzelliklerle idare ederiz sanıyoruz...
Birileri kazara dürterse bizi...
Dur, diyoruz, dur; elbet zamanı gelir.
Geliyor tabii...
Ama geç geliyor.
Ağzımızı açacak hâl bile bırakmıyor.

Sonrası mesela...
Gazze...
Hiç öylesi böylesi yok; Gazze...
Zalim ne yapıyor bu arada
Diplomasi oyunlarıyla...
İşle güçle, ticaretle...
Popüler kültür numaralarıyla...
Ağızlara çalınan ballarla...
Zamana yenilmiş bütün itirazlarımıza bakıp bıyık altından gülüyor.

İsrail kurulduğu anda belliydi oysa...
Her yıl, her dönem...
Biraz daha, biraz daha, sonra biraz daha Filistin'in ortadan silineceği...
Ama ne yaptık
Hissettiklerimizi bile kendimize sakladık.
Upuzun yıllar birbirinden soyut ve riyakâr barış dualarıyla geçti...

Şimdi durmuş...
Yeryüzünü küçücük kılan dijital çağda böyle bir soykırım nasıl yapılır diye soruyoruz birbirimize...
Hem de yığınla "data"sı ve iletişim kanallarıyla kafamıza vura vura kayıt tutturarak yapılıyor.
Çünkü zalim de şunları biliyor...
Devletler dünya sistemi tarafından prangalanmış...
1948'den beri sessizce izlemeye mahkûm edilmiş kitlelerin ise