Gazze'yi kurtarmak
"Gazze'yi ilk müthiş hücumdan kurtaran alay bizim tarihte en derin izlerden birini bırakmıştır. Bu alay, kendisinden en az dört beş kat daha üstün kuvvetlere karşı Gazze'yi kurtardı.
Aralıksız bir demir yağmuru altında insanı deli eden büyük ve mukaddes Gazze gününden Kudüs'e dönen yaralıları ziyaret ederken, bir arkadaşım, neferlerden birine demiş ki: Nasıl Yine gelirler mi dersin
Nefer cevaplamış: Gelemezler! Bizim alayı gördüler...
Cesur neferin bu sözüyle anlatmak istediği şey, alayın daha önce Çanakkale'de bulunmasıydı."
Okurken, "Bu da ne!" demiş olabilirsiniz...
Çünkü bunlar okullarda okutulmadı; Birinci Büyük Harp'in Çanakkale hariç birçok cephesinde olan bitenden "Cumhuriyet dönemi okumuş insanımız"ın haberi olmadı...
Bilsek, bugün yaşananlara daha farklı bakardık, diye düşünüyorum...
Yazımın girişine aldığım satırlar 1914-1918 arasında 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'ya kâtiplik yapan Falih Rıfkı Atay'ın "Ateş ve Güneş" adlı hatıra ve notlarından beni çok etkileyip düşündüren bir bölüm...
Peki Atay'ın sözünü ettiği hangi muharebe
Nisan 1917'deki İkinci Gazze Muharebesi...
Falih Rıfkı Atay pek bilinmeyen bu kitabına bazı subaylarımızın mektuplarını da koymuştur.
Birinde şunları okuruz:
"Bilsen Gazze'de ne kadar rahatım.
Savaş zamanı cephede yaşamaktan başka teselli olmadığına inanıyorum artık. Ara sıra bilinmez köşelerden yaprakları sıyırıp gelen kurşunlardan