Dünya tepe taklak yuvarlanıyor

"Hiç kimse kendi başına yalnız bir ada değildir. Asla sadece kendisinden ibaret değildir. Herkes ana kıtanın parçasıdır..."
17. Yüzyılda yazılmış bu John Donne dizeleri bugünlerde zihnimde dönüp duruyor...
Dönüyor da ne oluyor, diyeceksiniz...
Siz de haklısınız!

Markete gidiyorum mesela...
Bir yandan etiketlere bakıyorum, bir yandan boykot ürünlerine dikkat etmeye çalışıyorum...
Sonra..
Okulda çocuk okutmanın maddi yükünden perişan olmuş ana babalar tanıyorum, dertleşiyoruz...
Sonra iş güç...
Derken akşamüstü bütün melankolisiyle bastırdığında bazen ıssız bir ada gibi hissediyorum kendimi...
Sevdiklerim nasıl da hızla uzaklaşıyor ufkumdan...
Güneş ne çabuk batıyor, diye mırıldanıyorum.

1939 yılı da böyle başlamıştı.
Kimse olacakları kestirmek istemiyordu...
Varşova'da piyanist Vladislav Szpilman'dan bahseder "1939 Yazı" adlı kitabı kaleme alan Werner Biermann...
"Mart ayıdır, hava soğuktur. Piyanistimizi yakasını yukarı kaldırmış Marszalkowska Caddesi'nde yürüyor...
Az sonra Varşova radyo istasyonunda kuyruklu piyanonun başına oturacak ve Chopin çalacak. Genç piyanist, besteler de yapıyor. Polonya'daki tüm gençler onun özlemle ve aşkla, aşk özlemiyle dolu başarılı melodilerini biliyor. Altı aya kalmadan, 1 Eylül 1939' da bir Alman top mermisi Polonya radyo istasyonunu vuracak ve Vladislav Szpilman'ın çaldığı Chopin, ansızın kesintiye uğrayacak."

Derdimi anladınız...
Dünya tepe taklak yuvarlanıyor...
Gözümüzün önünde hem de...