Dümdüz hayat

Biraz dümdüz hayattan konuşalım...
Nasılsa, irademizin hâkim olduğu tek alan orası, öyle değil mi
Nükleer savaş mı
Radyoaktif serpinti bizi de yakıp geçecekse bile...
Son ana kadar bize uzak bir tehlike olarak düşünürüz, yalan mı
Yeni bir pandemi ilanı mı
Devletler "hazır ol"a geçtiğinde, insanlara direnecek pek az yer kalıyor, yalan mı

Fakat bir dakika!
Gündelik hayatımızda çok mu irade sahibiyiz
Ne gezer!
Tek tek savaştığımız ama hep birlikte yenildiğimiz bir meydan muharebesi gibi hayat...
Hastalıklara ve hayat pahalılığına bak anla!
Aşklar meşkler dahi böyle...

Tıp sektöründe çalışan arkadaşlarım acillerdeki yığılmalar konusunda söz birliği ediyorlar...
İshal, bazen ateş, sindirim sistemi bozuklukları ve bitkinlikle gelen bir salgın var gibi görünüyor.
Neden
Hekimlerin kafası karışık...
Özel hastaneler işin kazancında tabii; onlarda "Şu tahlilleri de yaptırmamız gerek, bir ultrasonografi iyi olur, hatta tomografi mi çeksek" diye gidiyor olay...
Devlet hastanelerinde acilde serum, bol antibiyotikli reçete ve git-gel düzeniyle idare ediliyor.

Sokaklar...
Trafik...
Kırk yıllık arkadaşlıklar...
Hepsinde kavga gürültü gırla...
Muğlak bir bakış, küçücük bir ters hareket, hele küfürlü bir laf atma tarafların çıldırmasına yetiyor.
Sosyal sınıfsal sahne yine yerli yerinde tabii.
Çevre mahallelerde silahlar çekiliyor; merkez mahallelerde "hayat karartma" tehditleri dile getiriliyor.
Son yıllarda gündelik hayatımıza