Depremi konuşmak
Hiçbir şey artık 6 Şubat 2023'ten öncesine benzemiyor, benzeyemez.
Tam da bu yüzden bazı sosyal bilimciler doğal afetleri şöyle tanımlarlar: "Muhatabını derinden sarsan ve artık eskisi gibi olmasına izin vermeyen olağanüstü olay ve olaylar..."
Lakin deprem bölgesinden bir okurumun gönderdiği şu mesaj da sarsıcı: "Hayatımız baştan aşağı değişti fakat o korkunç bir hafta boyunca bize stokladığı pet şişe suları on kat fiyat koyarak satan büfeci değişmedi. Aynı yerde bütün pişkinliğiyle işine devam ediyor."
On binlerce canı bir gecede kaybetmeyi konuşmak zor.
Bir deprem coğrafyası olmamıza karşın, ısrarla, inatla ve bir açıdan da mecburen "hazırlıksız" kalmamızı konuşmak daha zor...
Siyasetçiler ilk şoku atlattıktan hemen sonra "Yıkıldığımız yerden kalkarız" der ve "başarı"ya odaklanırlar...
Deprem bölgesine uzakta kalanlar mı
Onları önce çaresizliğin bitkinliği yakalar, hemen ardından yardıma koşma enerjisi gelir.
Zaten o arada hızla gündemi belirleyen hırtlıklar ortaya çıkar; yardımlar bile tartışma konusu olur ve zihinler dağılıverir. Öyle de oldu nitekim.
Peki ya depremi yaşayanlar
Onların hâlini konuşmak hâlâ zor.
Burada oturduğum yerden kelimelere yüklenip gönül çalıcı şeyler söylemek istemiyorum.
Allah bu günleri milletimize bir daha yaşatmasın!