Bu limonlar, o limonlar mı
Mahallenin pazarından şöyle bir geçtim...
Adı ve görüntüsü pazar artık...
Yoksa tezgâhlardaki fiyatlar, ünlü marketlerinki kadar yüksekti.
Bir de mevsimi olmayan sebze-meyveye düşkünlük dikkatimi çekiyor...
Sosyal medyada kavanozda kışlık domates hazırlama videoları, pazarda ise "Tarla domatesi, kilosu 100 lira" çığırışları...
Hayatımız baştan aşağı çelişkiler vitrini...
Koptuk gittik!
Bir ahbabım yanıma yaklaşıp parmağıyla limon tezgâhını işaret etti: "Pestisit nedeniyle Avrupa gümrüğünden geri gönderilen olabilirler mi" diye mırıldandı.
Onlar imha ediliyor dedim ama içeride satılanların zehre bulanmadığına emin miyim Hayır!
Ahbabım dalgacı bir gülümsemeyle devam etti; "Neyse canım, şurada çay içelim sen bana Ukrayna savaşı yeni yılda biter mi, onu anlat" dedi...
Dış politika var...
İç politika var...
İktisadi politika var...
Şu var, bu var...
Bir de bunların hepsinin elinin değdiği ama kimsenin uzun boylu konuşmaya yanaşmadığı "gündelik hayat düzenine dair politika" var.
Bu alanda hemen her vatandaşta az veya çok bir "yalnızlık hissi" olduğunu inkâr edebilir miyiz
Mesela, "Sebze-meyvelerimiz neden pestisit bulaşığı; neden bizim ürünlerimiz başka ülkelerin gümrüklerinden dönüyorlar, biz ne yiyip içiyoruz" sorusu karşısındaki sessizlik böyle bir şey...
Meyve, sebze bahçelerinin çevresinde pestisitten zehirlenmiş