Bayram notları: Sevemiyoruz...

Usulca toprağa uzanır gibi, bir avluda ikindi uykusuna dalar gibi, saçlarımızı rüzgarda dalgalanmaya bırakır gibi sevemiyoruz artık...
Teslim alarak değil, teslim olarak sevemiyoruz artık...
Yani...
Gerçekten sevemiyoruz.

Dostluklara bakıyorum...
Bazıları üzüyor beni...
Çünkü dost olmak için değil, "öteki"lerden daha güçlü nefret edebilmek için bir araya gelmiş gibiler.

"Dolu dolu yaşamak" diyorlar. Bir türlü dolmuyor.
Anlamıyorlar ki, sosyal onaya, gaza, alkışa bel bağlamak problemli...
Toplum aslında "boşluğu"nu onaylıyor, bunun farkında olan ne kadar az kişi...
Lakin daha önemlisi ve esası şu: Hayat bardağının dibi deliktir.

Bin türlü geziye çıkmış. Dünyanın öbür ucuna gitmiş, dağlara tırmanmış, denizlere açılmış...
Ama huysuz, huzursuz, hep kaygılı...
Dünya ve memleket üzerine fikirleri ilkokul çocuklarınınkinden öteye gitmiyor.
Çünkü gittiği hiçbir yerde "kendisiyle" buluşmamış...
Çok görmüş ama hiç anlamamış...
Biliyorsunuz, değil mi, var bu adamlar; bazıları da şöhret sahibi hatta...

Erkekler ve devlet unutur...
Kadınlar ve toplum hatırlar...
Erkekler ve devlet unutturur...
Kadınlar ve toplum hatırlatır...
Çok derin ve ebedi bir çatışmadır.

Ben hayatı hep sevdim...
Fakat bağlanmak