Başarı fetişizmi ve ezilen millilik
Dünyaya ve kendimize bakışımızı, zihinlerimizi, değer algımızı dönüştürüyorlar...
Hızla...
Nasıl
Birçok yolla...
Lakin en çok da eğlendirerek; oyalayarak, duygularımızı okşayarak...
Görmüşsünüzdür...
Bütün dünya Olimpiyattaki altın madalyalı Amerikan Masa Tenisi takımını konuşuyor.
Malum, her masa tenisi (bildiğimiz ping pong işte!) takımı Çin'e bakıyor, Çinlileri kullanarak Çin'i yenmeye çalışıyor.
Sorarsan, milli takım hepsi...
Sorarsan...
Bir Amerikan gazetesinin başlığıyla söylersek; "olimpiyatlar milli gururun sergilendiği yerlerdir..."
Ama başarıya ancak Çinlilere veya onlara yakın performans gösteren Asyalılara formalarını giydirerek ulaşabiliyorlar.
Peki, Azerbaycan'ın Kübalı boksörlerinin maçları kazandıktan sonra elleri havaya kaldırılırken gözlerinde ki buğulu ifadeye bakıyor musunuz
Hele maç sonu ellerine verilen Azerbaycan bayrağını tutuşlarına...
Benzeri çok sahne yaşıyoruz.
Bizim "Filenin Sultanları"nda da durum farklı değil...
Bir maçta bazen 30 küsur sayıya ulaşabilen Vargas olmasa, dünya sıralamasındaki yerimiz ne olur acaba
Böyle soruları sormaya cesaretimiz var mı
Millilik bir logo artık...
Bir forma...
Federasyonların sporcu devşirme becerisi sportif çabanın önünde geliyor.
Her ülke madalyaları kapmaya bakıyor, neyle, nasıl, ne kadar milli biçimde, orası önemsenmiyor.