Asil Nadir'den bugüne...

Daha ilk gördüğüm an baştan aşağı "kurgu" olduğunu düşünmüştüm...
Belli ki arkadan itilmişti, yerini yadırgıyordu...
Çevresindekilerden fena hâlde sıkılıyordu...
Ve bu sıkıntısını sessizliğiyle saklamaya çalışıyordu.
Talihliydi; çünkü sessiz gücü bir tür "İngiliz işi soyluluk" olarak değerlendiriliyordu bizim görmemiş medya çevrelerinde...
Medyadan gelip geçenler, anlamışlardır: Geçen gün 82 yaşında hayata veda eden Kıbrıslı iş insanı Asil Nadir'den bahsediyorum.

1980'lerin sonları...
Ufukta yepyeni bir dünya ve dışarısı tarafından yeniden "karışma"ya başlaması hesaplanmış bir Türkiye var...
Malum, sermayenin de el değiştirmesi gerekiyor böyle zamanlarda...
Zamanın fırlama ve Babıâli'den bağımsız takılan haber dergisi Nokta'dayım...
Bir gün patronumuz Ercan Arıklı birkaçımızı odasına çağırdı.
İlk o gün gördüm Asil Nadir'i...
Bizim patron daha "asil"di görünüşte ama Asil Nadir çok zengindi.
Dönemin medya önderlerinin sonradan görmüşlüğünün İngiliz soyluluğunu kavrayacak hâli yoktu; olup bitenlerin "kurgu" yanını anlamaya yanaşmıyorlardı.
Vestel şirketi, Günaydın, Güneş gazeteleri falan böyle alınmıştı.
Tabii şu hep unutuldu: Kim Asil Nadir'i çağırıp devreye soktu

Bak şimdi, aklıma geldi...
Necati Zincirkıran anlatmıştı sanırım...
Günaydın'ın bir toplantısında, kimsenin kim olduğunu bilmediği bir adamı, Asil Nadir'e Nokta dergisinin yeni sayısını göstermiş.
Kapakta Asil Nadir ve eşi var.
Bakmış, küfretmiş ve adamına fısıldamış:
"Patronuyla görüşün, dergiyi satın alın!" Anlatılan ne kadar doğrudur bilemiyorum