Rabbimiz dilediğine iman nasip eder...

Kur'ân-ı kerimde buyuruldu ki:​"Allah, dilediğine hidayet verir (İslamiyet'e ulaştırır), dilediğini dalalette bırakır."

Hidayet,hakkı hak, batılı batıl olarak görüp doğru yola girmek, doğru yola iletmek, dalâletten ve batıl yoldan uzaklaşmak, iman etmek, Müslüman olmak, yol gösterici, Kur'ân, tevhid gibi anlamlara gelir.
Hidayet, doğru yolu gösterme, Allahü teâlânın razı olduğu yolda bulunma, cenab-ı Hakkın insanın kalbinden her sıkıntı ve darlığı çıkarıp, yerine rahatlık, genişlik verip, kendi emir ve yasaklarına uymada tam bir kolaylık ihsan etmesi ve kulun rızasını kendi kaza ve kaderine tâbi eylemesi demektir. İhtidanın manası da hidayete erme demektir, yani Müslüman olma, din olarak İslamiyet'i seçme. Kur'ân-ı kerimde buyuruldu ki:

(Hidayet ancak Allah'ın hidayetidir[Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur].)[Bekara120]

(Allah, dilediğine hidayet verir[İslamiyet'e ulaştırır], dilediğini dalalette bırakır.)[İbrahim 4]

***

Bilâl-i Habeşî "radıyallahü anh" hazretleri bir gün mescidde oynuyormuş da, Hazret-i Ömer "radıyallahü anh" gelmiş;

-"Ya Bilâl burası câmi, ne yapıyorsun sen" demiş. O da;

"Câminin sâhibi orada oturuyor, sana ne" diyerek Peygamber Efendimizi "sallallahü aleyhi ve sellem" göstermiş...

Başka yerde Hazret-i Ömer'e bunu söylemek mümkün değil. Başlamış gülmeye. Gelmiş Peygamber Efendimize;

-"Yâ Resûlallah! Bilâl'in hâlini görüyor musunuz" diye arz etmiş. Peygamber Efendimiz, Bilâl-i Habeşî'yi çağırmışlar;

-"Yâ Bilâl! Niye oynuyorsun"buyurmuşlar.

Bilâl-i Habeşî;

-"Neşe ve sevincimden yâ Resûlallah... Cenâb-ı Hak size her şeyi verdi, bir şeyi vermedi. Onu vermediği için Cenâb-ı Hakka şükrediyorum" demiş.

Peygamber Efendimiz de;