"Ey mesut kardeşim!Bize ve size her şeyden önce lâzım olan;imanı îtikâdı Kitâba [Kur'ân-ı kerîme] ve sünnete uygun olarak düzeltmektir."
Büyük İslâm âlimi ve hicrî ikinci bin yılının müceddidi İmâm-ı Rabbânî hazretleri(Mektûbât)kitabının 157. Mektûbunda buyuruyor ki:Ey mesut kardeşim!Bize ve size her şeyden önce lâzım olan;imanı îtikâdı Kitâba [Kur'ân-ı kerîme] ve sünnete uygun olarak düzeltmektir. Doğru yolun âlimlerinin, "Allahü teâlâ onların çalışmalarına iyi karşılıklar versin!" Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden anladıklarına ve bildirdiklerine uygun olarak îtikâd etmek lâzımdır. Çünkü, Kitaptan ve Sünnetten bizim ve sizin anladıklarımızın hiç kıymeti yoktur. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymak lâzımdır. Bizim anladıklarımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymuyor ise, hiç kıymeti olmaz. Çünkü her bid'at sâhibi, [türedi reformcular] ve doğru yoldan kayarak dalâlete düşenler, sapık bilgilerini ve bozuk işlerini, Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden anladıklarını ve bu iki kaynaktan çıkardıklarını söylemektedirler. Bu sözleri çok yanlış ve haksızdır.İkinciolarak hepimize lâzım olan şey, ahkâm-ı islâmiyyeyi öğrenmektir. Yani helâli, harâmı, farzı, vâcibi öğrenmektir.Üçüncüolarak hepimize lâzım olan şey, bütün işlerimizi, öğrendiklerimize uygun yapmaktır.Dördüncüsü, kalbin tasfiyesi ve nefsin tezkiyesidir ki, bu ikisi tasavvuf büyüklerine mahsustur "kaddesallahü teâlâ esrârehüm".İtikâdı düzeltmeden önce ahkâm-ı islâmiyyeyi öğrenmenin hiç faydası olmaz. Bu ikisi birlikte düzelmedikçe de, ibâdetlerin faydası olmaz. Bu üçü birlikte yapılmadıkça, tezkiye ve tasfiye hiç yapılamaz. Bu dört temel vazîfe, yardımcıları ve tamamlayıcıları ile birlikte yapılmalıdır. Meselâ, farzlar, sünnetleri ile birlikte yapılmalıdır. Farzların yardımcısı ve tamamlayıcısı, sünnetlerdir. Bunlardan biri yapılmadıkça, geriye kalan her şey lüzûmsuzdur ve faydasızdır. Böyle lüzûmsuz şeylere,
13