Türkiye'nin kararlı terörle mücadele politikası

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli'nin son grup toplantılarında yaptıkları konuşmaların şifreleri iyi çözülmeli.

Çünkü... Her iki konuşma da Türkiye'nin hem iç güvenliğini hem de bölgesel barış ve istikrarı sağlamak adına güçlü bir liderlik sergileyeceğini gösteriyor.

Özellikle terörle mücadeledeki kararlılık, yalnızca Türkiye'nin güvenliğini değil, aynı zamanda bölgesel huzuru tehdit eden yapıları ortadan kaldırma hedefini de taşımaktadır.

Elbette bu gerçekliğe dayalı bir vizyon meselesi...

Gelin her iki konuşmanın terörle mücadele konusundaki pik noktalarına tekrar bakalım:

Devlet Bahçeli'nin açıklamaları, Türkiye'nin terörle mücadelesindeki tavizsiz tutumunu net bir şekilde ortaya koyuyor: "Terörle pazarlık olmaz, müzakere yapılmaz, yalnızca ve yalnızca mücadele edilir."

Ve MHP lideri ekliyor: "PKK'lı teröristler ya silahlarını gömmeli ya silahlarıyla birlikte teslim olmalı veya kaçınılmaz sonlarıyla karşılaşmalıdır."

Tavır net değil mi Konuyu sadece terörist başına indirgeyenler, bu cümlelere yine sağır kesilecekler biliyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise dünkü grup toplantısında emperyalizm vurgusu yaptı ve terörün kaynağını işaret etti.

"Kazanan emperyalistler değil, Kürt, Türk, Türkmen, Arap ayırımı yapmadan biz olalım istiyoruz." diyen Cumhurbaşkanı bu sözleriyle Türkiye'nin bu süreçte yalnızca kendi halkını değil, tarihi coğrafyamızdaki bütün insanları güvenlik içinde tutmayı amaçladığını açıkça ortaya koyuyor."

Bir kere şunun altını net bir şekilde çizelim...

Türkiye, yalnızca terör örgütleriyle mücadele etmekle kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki istikrarı sağlamak ve yeni bir düzen tesis etmek için de adımlar atıyor.

Emperyalist stratejileri ters yüz etmenin yöntemi de bu.

Erdoğan'ın "Bin yıllık ortak mazimizden güç ve ilham alarak istikbalimizi yine birlikte inşa edelim" çağrısı,