Trump'ın strateji belgesi ne diyor

ABD'nin 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi, ilk bakışta "küresizleşme"yi esas alan bir metin gibi duruyor.

Belge, Amerikan halkının "artık sonsuz küresel yükleri taşımayacağını" söylüyor; müdahalenin sınırlandırılacağını, müttefiklerin daha fazla sorumluluk alacağını, ulusal çıkarın daraltılacağını ilan ediyor.

Ama satır aralarındaki ritim bambaşka: Washington küresizleşmeyi dünyadan geri çekilmek olarak değil, dünyayı kendi eksenine göre daraltmak olarak okuyor.

"Yük paylaşımı" diyor, fakat hemen ardından Batı Yarımküre'de dış güçlerin hiçbir stratejik kazanımına izin vermeyeceğini yazıyor. "Atlas gibi dünya düzenini omuzlamayacağız" diyor; ancak aynı sayfada Orta Doğu'da düşman aktörlerin enerji yollarına hâkim olmasını engelleyeceğini ilan ediyor.

Bir yandan "küresel angajmanı sınırlıyoruz" mesajı veriyor, diğer yandan Trump döneminde keskinleşen Monroe hattını yeniden devreye sokuyor.

AMERİKA'NIN İKİ AYRI HAFIZASI

Belge müdahaleye "yüksek bar" koyduğunu söylese de, refleks hâlâ eski çağın içgüdülerinde.

"Hiçbir düşman gücün Orta Doğu'ya hâkim olmasına izin vermeyeceğiz."

Bu ifade, çok kutupluluğun konuşulduğu dünyada bile Washington'un bölgesel kontrol arzusunun ifadesi.

Latin Amerika için kullanılan cümle ise daha keskin:

"Batı Yarımküre'de dış güçlerin stratejik kazanımlarına müsaade etmeyeceğiz."

Bu, 19. yüzyılın ruhuyla yazılmış bir güvenlik maddesi.

Belge "dünya değişti" derken bile ABD'nin kendi çevresini dokunulmaz bir hegemonya alanı olarak gördüğünü teyit ediyor.

ASYA'DA REKABET VAR AMA ZEMİN DEĞİŞTİ

Çin'i "küresel ölçekte sınırlamak" hedefi, tek merkezli düzenin kalıntılarından biri.

Oysa Asya artık sadece rekabetin değil, karşılıklı bağımlılıkların sahası.

Küresizleşme, Asya'yı zayıflatmamış; aksine daha karmaşık, daha esnek bir güç dağılımına dönüştürmüş durumda.

ABD önemli bir aktör; fakat bölge tek taraflı sınırlamayla yönetilebilir değil.

AVRUPA: İNŞA ARZUSU, YAVAŞ KITA

Belgede geçen şu ifade dikkat çekici:

"Avrupa'nın medeniyet özgüvenini yeniden inşa edeceğiz."

Her geçen gün kendi içine kapanan, karar alma mekanizmaları ağırlaşan Avrupa için bu iddia gerçekçi değil.

Kaldı ki, irade üreten siyasetin irtifa kaybettiği bir zamanda bu mümkün değil.

ORTA DOĞU: ÇOK MERKEZLİ YAPIYI REDDEDEN STRATEJİ